Asi bulut firar etti ömrün yenilgisine yanılgı yükleyip istirham da etti adi bir çöl yaşında bir sulak vahayı aşk bildi hünkârı yüreğin, tüm debdebeli söylemlerde söz verdi içindeki küçük kıza ve kuytuların mürebbiyesi idi kalemin doğasında saklı kehanet ve göz ucuyla yaşamayı şiar edinenlere idi tepkim ve aşkın izdivacı evrenle oysaki makul bir düşün de infilakı teslim olduğum sağanak elbette eteklerinde ölümün devasa bir tanrı niteliğinde idi.

Sözcükler türerken öldü yetim imler.

Aşk savsaklandı madem, matemden ötesi yok muydu özlemin na’şında tekerlekli sandalyede inleyen bir çift protez şiir idi içimin ikramına ümit b/ağlayan her mizansende saklı tuttuğum bir hüzün tepegözün de muradı idi Rabbine dönük yüzünde ömrün sadece buluşmak son anda caymazken fikrinden asalet.

 

 



Mehtap d/elindi ve akışkan rahmete

Bulaştı hüzün

Deli fişek bir terennümü armağan eden Tanrı;

Sükûnun da sesi idi sevecen yürek

Aşkı ihya eden her gölgeden nemalandı alnı açık yüzüm

Karambole giden mazinin de firarı

Tetiği çekili bir düşün ihbarı yavaştan

Kanaviçe yüklü bir düzlemde

Boydan boya serili titrek bir ruh

Göğün de konçertosu

İlahi Aşkın sancağına tutuklu yürek gözüm

Ki közünde dünün

Garbına denk düştü mevsim

İlanı aşk idi madem her şiir

Önce güldü evren

Sonrası malum…

 

Zifiri karanlığı ihbar eden bir g/örüntü

Sevdanın nazire yüklü sesinde tutuşan bir özne

Kayıplığın bildirgesi

Gizlenmeyi şart koşan kaçkın ömrün de sefası

Sürdüğü her şiirde

Ne de olsa hayatın kendisi idi cefa:

Elbette dile gelmedi gelemezdi de

Dize getiren bunca acıyı

Köhne bir şiir

Davlumbazı sevdanın

Yürekte pişen ince ince bir ölümün de nidası

Asık yüzlü şehrin güleç kızı

Mamafih yanılgı yüklendi

Tüten dumanda saklı her acı öğün k

Kilden kaleler inşa etti mevsim

Dokunulmazlığında rüzgârın

Methiyeler sundu birer birer.

 

Bir Tanrının bir de aşkın telaşı

Ön sözü olmayan bir kitapta açan çiçekler

Ne de olsa cümlelerdi toprağı ölgün günün

Maviden de bir mersiye

Tutuşan iklim

Kimlik sancısıyla sahip çıktı sakinine

Sefaletini ihbar eden şehir

Tutuşturdu ellerine meleklerin

Kanaviçe yüreklerde

Kanadı kırık olsa da bülbülün

Aşk, aşk, diye diye sonlandı mahzun ömrü

Ve güdümlü mutluluk

Bayat bir firarda göğe açıldı ellerim

Öykündüğüm her hayalde

Kendim olmayı şart koştuğum bir masalda belki de

Peyda oldu ansızın.

 

Sızan irinde közün

Aşka azığa alandı

Çemkiren iblis

Sevdasına leke sürüp de faninin

Şerh düştü lanete

İstirham edilen Tanrıdan sadece ve sadece

Makul bir ölüm ki;

Aşkla ruhun izdivacı.


( Aşkla Ruhun İzdivacı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 20.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu