Sözcükler eksilir mi?
Hafızada kayıtlı duman mıdır göğü
boğan…
Belki de en fiyakalısından bir şiir
Beklemeye almışken sonraki kıtayı
Değirmende mi öğütülür bunca duygu,
Yongası ölümsüzlükle sırdaş
Şairin vekili midir yoksa gece?
Hatmettiğin kadar da dinginliğin
sınırları çizilir
Teneşir paklayan hangi gölgeyse
Efkârı ile de unutulur bunca yeis,
Beldesi aşk kokan bir seferide;
Zambakların sığmadığı cennet
bahçesinde
Kökü olmayan ağaçlardan da sağlamdır
kalem
Aşkın mıntıkasında
Yokuşa sürülse de zaman zaman.
İkrarıdır yıldızın, o haşmetli acı…
Yıpratandır da şairi
Kefeni olmayan nice hurafe:
Göğün dımdızlak seyrüseferinde
Atanır da yürek imge imge
Seğirtir sonra büstü tek bir iç
çekişte.
Sıvası dökülür kimi zaman;
Bulutlar da çekilir içine
Nasıl ki yorgunluktan
Toz duman.
Miadı dolan hazana son methiye:
Aralığa selam verdik vereli
Ertelediğimiz gönül nikâhı:
Kozasında şerefiye
Zemherilerde titrer durur şiirin açık
yarası.
Kozasında saklı sarnıç
Sevdaya yelken açan tuzak kafiyeler;
Zılgıt yiyen hangi destursuz hitap
ise
Bağrı yanar durur biteviye,
Soluksuz nidalarda saklıdır yüreğin
firarı.
Çatışan üç beş hece, dipçiği ile
koyulur yola
Randımanı olmayan günden geceye
sırnaşır
Siyahi bedduanın zanlı nifakı.
Solan da solduran aşktır
Açan da pare pare
Kim bilir kimlere yar olacaktır
şairin vedası?
Buklesi yüreğin sarılır nice hadise
Aşkın tufanında göz gözü görmez her
ne hikmetse:
Bayat bir nidada narı büyür de büyür
meramın
Çoğaldığı kadar mutludur da şair:
Bir kıyımda yok olan kimi zaman
Bir kıyamda hazır ol duran.
Şafağın şakağında atar heceler
Derdini tasasını da salar sevip de
içimdeki fakir.
Bir Mevla’sıdır sırdaş bir de hazanı
katık yaptığı
Her mevsim şiirler büyür gözleri
gecenin
Çeyrek kala sona
Sararır da solar ahir ömür.