Dün akşam sahne aldığınız bir düğünde idim. Sanat icraatınız hakkındaki yoruma geçmeden önce bir hatıramı paylaşmak istiyorum.
1970’li yılların sonu ilkokul 3. sınıf öğrencisiydim. Bir
gün müzik dersinde sınıf öğretmenim beni tahtaya kaldırıp türkü söylememi
istedi. Söyleyemedim, ne yapayım kabiliyetim yok. Öğretmen beni yanına çağırdı,
yüzüme güzel bir tokat attıktan sonra ben yerime gidip oturdum. Bu olaya rağmen hem öğretmenimi hem de türküleri halen çok severim. Türkü söylemedim diye yediğim
tokattan dolayı müzik kabiliyetimde hiç bir ilerleme olmadı maalesef; müzikle
alakam sadece dinlemekle sınırlı kaldı. Sevgili öğretmenim aslında başımda
cetvel filan kırsaydı belki bir faydası olurdu. Müzik kabiliyetim olmadığından türkü veya şarkı
söyleyebilen, saz vesaire müzik enstrümanı çalabilenleri ise hep takdir etmişimdir.
Bana göre sanat icra ederler çünkü benim yapamadığım şeyleri yapıyorlar. Ancak,
dün akşam bu düşüncemden maalesef vaz geçtim. Her türkü söyleyen, her şarkı
söyleyen, her saz çalan sanat icra etmezmiş meğer.
Düğüne yani salona dönelim efendim, salonda müzik sesi galiba
son ayardaydı. İçeri girer girmez başıma müziğin sesi balyoz gibi inmeye başladı.
Davetlilerden birisi akıllı
telefonundaki bir app ile sesin gücünü ölçmüş, 100 desibel üzeri olduğunu görmüş!
Hâlbuki 85 desibel üzeri seste sanayilerde kullanılan kulaklık kullanmak gerekmektedir.
Aksi takdirde kulak zarar görür, uzun vadede yüksek sese maruz kalanlar kesin işitme
kaybına uğrarlar. Bu gerçeği bilmemeniz mümkün değildir, buna rağmen 100 desibel
üzeri seste müzik icraatı başta sorumsuzluktur. Diğer yandan ise insanların sağlığına
zararlı bir şekilde icra edilen ne müziktir ne de sanattır. Bu olsa olsa
gürültüdür!
Dün akşam sanat adına, müzik adına, insanları eğlendirme adına
çıkardığınız gürültüden ağlayan küçük çocuklar vardı! Coşkun bir halde, aşkla şevkle
çalıp çağırırken belki de hemen gözünüzün önünde ağlayan çocukları görmemiş
olabilirsiniz. Ancak, podyuma çıkıp bu durum size izah edilmesine rağmen, sesi yine
kısmadınız. Çocukların rahatsız olmaları,
ağlamaları, işitme sağlığı filan sizce
pek önemli değildi galiba. Soruyorum, çocukların o minik minik kulaklarına
zarar vermeye ne hakkınız var? O minik
minik çocukların başını ağrıtmaya ne hakkınız var! Sizin hiç mi çocuğunuz,
küçük kardeşiniz veya minik yeğeniniz yok! Yakın çevrenizde kesin minik çocuklar
vardır ama sizdeki eksik duyarlılık gibi insani değerlerdir!
Halen abarttığımı düşünebilirsiniz…
Dünkü düğünde biri bana bir şeyler anlatmaya çalıştı ama
bir türlü kendisini duyamadım. Son çare ağzını kulağıma kadar yaklaştırdı; hem de
dudakları kulağıma değecek kadardı. Müzik performansınızdan pardon gürültü icraatınızdan
dolayı bir kaç defa bağıra bağıra konuşmasına rağmen yine de hiç bir şey duyamadım.
Mecburen dışarı çıkmak zorunda kaldık, o
soğukta konuşmak zorunda kaldık.
Grup…. ve benzeri müzik grupları müzik icra etmiyorlar,
sanat icra etmiyorlar! Yaptıkları sadece ve sadece para kazanmaktır. Sanatçı olduğunu
zannedenler para kazanırlarken düğünde bulunan o kadar insanın sağlığına zarar
vermekle, özellikle mini mini yavruların kulak zarlarını zorlamakla insanlara
işkence etmektedirler! Tekrar ediyorum, Grup …. veya benzeri müzik grupları
sanat icra etmiyorlar, sanatın içine ediyorlar!
Az önce izah ettiğim gibi gürültüden yanınızdakiyle bile
sohbet veya muhabbet etme imkân bulunamıyor. Hâlbuki günümüzde düğünden düğüne karşılaştığımız
çok sayıda insan olabiliyor. Hali hazır karşılaşmışken gönül doyasıya muhabbet
etmek, eskileri, geçmişi, maziyi yâd etmek istiyor. Sizin gibi müzik gruplarının gürültü icraatı yüzünden
düğünlerdeki olması gereken muhabbetin de içine ediliyor…
Son olarak, düğünde kimsenin: “şu müzik grubu da ne kadar güzel türkü
soyluyor!” diyeni duymadım. Çok sayıda kişi gürültüden yakınıyor. Müzik gruplarının
gürültü performansına sebep olarak ise sanattaki eksiklerini örtbas etme teşebbüsü
olarak görüyorlar. Şahsım adına performansınız başıma balyoz gibi inerken, başıma
ağrılar girerken size ne kadar iltifatlarda bulundum, bir bilseniz kesin kendinizle gurur
duyardınız!
Not: düğünlerdeki gürültüden şikâyet ederken birisi bana özel
kulaklıkların bulunduğunu anlattı. Bu kulaklıkların özelliği 85 desibelden sonrası
gürültüyü filtrelermiş. Arkadaşın düşündüğüne göre (100 desibel üzeri) gürültü
icra edenlerin bu tür kulaklık kullandıklarını duyduğumda müzisyenlere olan
takdirim kat kat arttı. Kendi sağlını
garantiye alacak ama başkalarının canı çıksa da umurunda olmayacak! Böyle sanatçılara sadece şapka çıkartılır
vesselam!