Şadırvan düşlerin ilahıydı mavi;
Yakamozların sevincine eşlik ettik
edeli.
Aşkın da hırpani mukozası
Beyit özürlü teyitler sunduk;
Şiir özürlü günlerde devindik:
Aşksızlığı hibe edendi iblis
Aşkın na’şına serili melekler
Belki de katıksız seven tek canlıydı
Bebek yüzlü ninniler
Elbet annelerin yüreği ile
dillendirdiği.
Bir yeis ki mimlenen
Bir sedef düş ki
Uyduruk satırların tecellisi
Saf tutan yeminler ettik edeli
Göğe de kurduk çadır yüzlü haneler
Hadislere konduk Miraç gecesi
Andığımız İlahi Aşkın varlığına
tescilli
Elbet biz sevdalı müminler.
Reşit bildiğimiz her yürekte
Sancağı aşka dönük ne çok surede
Köklerimizle ait olduğumuz Mukaddes
dinin
Emsalsiz döktüğü nameler ki
Kalp gözüne sirayet eden her ezan
vakti
Akit sunan bir şerh gibi.
Düştük düşeli bu aşka;
Maviden her nutuk.
Kürediğimiz günde baharın coşkunu
katık
Azığa aldığımız temennilerle
Dokuduğumuz düşe binaen
Eller ki açılan gök kubbeye.
Şerefesi miladın
Sekansı olsa olsa hazanın
Elbet tutarsız gölgelerden yana da
olmadı
Tek beyanımız
Beyazın hicvine tanık bir hecede.
Solan mazide andığımız kadar şehitlerimizi
Kökümüzle ait olduğumuz vatanın her
karesi
Elbet aşkına sadık biz yürekli
Müminler:
Varlık, kanıksanan
Yokluk, hitabında atan yürekten
Uzanan da her çağrı
Hidayetin bayrağı asılı gönül
penceremizde.
Bir coşku ki;
Rahman’ın sunumu sayısız nimette
Açan çiçekler güle âşık;
Bizler yüreklerimizle sadık her
zerresine
Kâinatın da iz düşümü
Bilumum rahlede maruzatımız elbet
Göğün fermanı
Gök gözlü analarımızın dualarına
duyduğumuz
Minnet
Sulh bilmek ömrü
Şerde bile bulurken hayır
Demediğimiz hangi cümlede saklı
tuttuk ki inkârı?
Yükselen nurun;
Sedef kakmalı uğurun
Değmesin de nazarı uğursuzun
Şükür yüklediğimiz gün ve geceye
Nasip kılınan ufkun da solmayan
çehresi
Yüzü suyu hürmetine dualarımızın
Çıkmak feraha tek gecede ansızın
Yanarken gönüller İlahi Aşkın
ateşiyle.