Bilinmezin yükünde semiren imla
hataları var göğün çizelgesinde not tutan meleklerden yana emin olduğumuz
bilumum güzellik ve umut gibi.
Mevsimi muştulayan bir yanılgı saklı
beyitlerde ve ruhunu unutan nice yeis elbet efkârın bam telinde derin derin
soluyor.
Uluyan yalnızlığın tek muhatabı da
Yaratan ve dikenlerin patlattığı mutluluk balonları var aslında hepsinin içinde
hava tıpkı hava akımına kapılan mevsim gibi insanların diğer insanların aklını
başından aldığı.
Aşk gibi kimi zaman bakiyesi özlem
olan.
Mevsim gibi hıçkıran öyle ya, kışı
uğurladık ve bir günde erdik yaza ve rehavete ve yaza yaza acıların da
sıkıntıların da yok olacağına inandı şair en azından her imla hatasında baştan
başladı ve her gürültüde unuttu yazılanları ve yazmaya dair o bekleyiş sonlanıp
da önünü alamadı duyguların ve gözü kapalı yazdığı ve sevdiği her mevsimi de
şiar edindi içindeki yas’a.
Kuşlar ve kuş sesleri.
Aşkın nidaları gibi ölümden korkan
nice fani.
Bir elin nesi vardı madem iki elin de
özlemi ve matemi.
Ayraç bildik kimi zaman çaresizliği
ve bekledik sadece bekledik yetmedi ekledik nice gözyaşını ve akıp gitti
bulutlardan yere damlayan aslında acıların ağlattığı yaşları tek görendi Yaratan.
Bazen bir inilti nüksetti doğan günün
de doğum sancıları.
Bazen kocaman bir boşluk zihinlerde
dolaşan bulut gibi.
Soluksuz kaldığımız nice zaman bir
kez bile ah, etmeden.
Sessizliği yuva bilen şair ve saklı
niyazı elemin de kök hücresi iken şiir ve saklı duran.
Zemherilerde büyüdü çocuklar ve
telaşı annelerin belki de annesizliğin rüştü idi ispatlanan öyle ya tabiat ana
ve nice ağaç nice çiçek evrene sahip çıkan sadece iyi niyet ve Yaratan.
Mühürlü dudaklar b/üzüldü ve aşktı
cepkeni solun benizli.
Ya da başımızda bir külah bir türlü
önümüze koyamadığımız…
Hatırı sayılır günler gördük ölümü
örüp de saçlarımızı kestik kökünden belki de bir alıcı kuş idi kader ve
bahşedilen başımız gözümüz üstüne.
Sivri dilli insanlar sevdik sevmeyi
bilmeyen.
Sevmeden sevilmeyi dileyen nice
hurafe.
Aşkın batağında düşen bir imge gibi
karaladık yeri göğü ve ihbar ettik içimizdeki kötüyü yine de ele vermedi
Yaratan ne de olsa tek bağışlayıcı idi ve merhametlilerin merhametlisi.
Aşkı hibe eden bir yastı yasa
addedilen ve şehrin de kubbesi az evvel zeminde acı yüreğinde dolunay, en
tepeye konan ardıç kuşu.
Bir vaveyla yüklendik ve küredik dünü
günde saklı yarındı yarından sonra kaybolacak her nida ve her ölümlü unutmaya
ve unutulmaya mahkûm.
Şiar edilesi isyanlar küflendi ve kof
zihinler boşaldı nihayetinde dolandı yer ve gök acıyla ve ölü kadınların
yüzlerindeki o son bakış ve ritmi yoktu yüreklerin çünkü sadece bir boşlukta
sola yaslı o b/akış ve kör nidalar nifak sokan hayata ve umuda elbet dalyalarca
hüzün tutanağı nefesi kokan bir zulüm zalimde esir olan bir nefret donanımlı
bedeller ödedi kimi zaman ve devranın kırık tekerinde hapsolan yas gibi ve
yaşlı gözleri şiirlerin şairin de meftun olduğu bir açılım idi artı parantez
sunduğu günün de özeti.
Düş bekçileri galip geldi ve
gerçekler kundaklandı gerekçesi ne de olsa umut ve hayaldi çoğu mazlumun:
sevdalı bir iç çekişte saklı muradı ve sadece Allah katında kabul gören sevdalı
manzumeler telaşla yazarken şair ve ısrarla severken yetmedi o çıkmazda
hükmeden acıya bile şükreden yaralı kanatlarında uçuşan kelebekler gibiydi sevgiye
dair yitmeyen umudu sevilmekten yana çaresiz sevgiden yana taviz vermeyen ve
kıt kanaat mutluluğa dahi sabırlı.
Yitip giden zamandan arda kalan.
Yarından sonra kulağına küpe zamanın.
Kundaklanan her hayalde bile beli
bükülmeyen ve dik tutup başını, dünün ve kayıpların da na’şı saklı iken ufkunda
mevsimin, elbet bir kor hece güneşin nefesinde ısınan o kuş yüreğine de
musallat olan hüzün gibi…
Nazına ve niyazına yenik düştüğü
şiirin de zaferi iken güzelliğe ve umuda atılan her kulaç elbet şairin dediği
teyit edilirken yazılan her şiirde:
‘’Şiir, kelimelerle güzellikler kurma
sanatıdır.’’
(Cahit Sıtkı Tarancı)
Uçuşan imgelerden ve güzelliklerden
yana da kaygısı olmadan şairin, önünü asla alamadığı o coşku ve sevgi sayesinde
kıvrıldığı dizeler gecenin peçesinden hıçkıran her reşit dizeye de eşlik
ederken…