Bir düş tarhındayım
İmge yoksunu ömürden arda kalan
Ölümün coğrafyası
Sabra dönük yüzünde kavuşulmazlığın
Ne çok yeis yüklendiğimiz
Hatırı sayılır yalnızlığın inadını
kırmak adına.
Döşünde somurtan bir güneş
Bekası umudun, saklı bir çiy
tanesinde
Mevsime ömür biçtik de
Gelmedi mi sonu ötüşlerin?
Bazen bir çığlık hazan mahsulü
Yorgun bir başak
Aşkın da hümayunu
Sıra dışı bir gizem
İçime kaçan şiirden sızan o yaş
Hatmetmekse güneşi
Geceye mi kaldı son dilek?
Kayacak yıldızın peşinde diri bir
nefer iken umut
Aşkın da çağlayanı o gemici feneri.
Ne vapurların düdükleri saklı havada
Göz aydına gelir mi sahi rüyamdaki
derviş?
İflah olmadı gitti
Cahilden üreyen izdihama yenik düştü
beden
Ruh ki;
Zaruri bir fasıla
Bulutlara saklandık ölüm öncesi.
Bir serenat ki aşkın hizaya geldiği
Bir ferman ki
Tutkuların tükendiği.
Azık bildik nefesi
Esir düşmedik de her daim nefse
Yine de boynumuzun borcuydu açlık
En çok da pençesinde bitmeyen hüznün
Kayıtsız kalamadığımız
Kanmakla karmak arasında sarkaç
Hükmeden kadere teslim olmak
Bir kanatsız özlem ki
Ümidi de kaldı geride o gözü açık
gidenin.
Ela tuşlar
Nakkaşı mevsimin ipek dualar
Anne nefesinde saklı her sızı
Görünmezliğin de muadili sarı benizli
şiir.
Bir mimoza kadar kırılgan
Gelincik olmayı diledim aşkın
nazarında
Kırılmaya dünden razı.
Canı sağ olsun her duygunun
Hele ki yürekten taşan sesine nazır
Bir şiirde ansızın ölebilirim.
Huzur yüzlü sağanak
Göğün kapıştığı bir rahmet ki
Kulvarında güneşin
Tensiye ettim mehtabı bir kırpık
yıldıza kapıldım da
Minnet etmedim ben güneşe öyle
Bulutların siyahı belki de en çok
yakışan şiire
Edemediğim veda hayata
Gel gör de ne eyledim öncesinde.