Hani kimi zamanlar, yalnız kaldığımızda,
Mesela akşam vakti, ufka daldığımızda,
Göğsümüz daralır da, nefesimiz yetmez ya!
Nedense her anımda ben bunu yaşıyorum.
İçimde hüzün yüklü bir ukde taşıyorum.
Söylenmedik sözlerim, sükûtun mahbesinde,
Boyun büker kadere, acziyet kafesinde.
Kanadı kırık kuşlar, hiç şikâyet etmez ya,
Ben bu ahval üzere, sessizce duruyorum,
Köksüz ağaçlar gibi, gün be gün kuruyorum.
Önüm ardım uçurum, dibi yok, nihayetsiz.
Halimi arz etmeye, sözcükler kifayetsiz.
İçin için yanan kor, sönmek nedir bilmez ya,
Yüreğim yangın yeri, alev alev yanmakta,
Kül olup savrulmayı, kurutuluştur sanmakta.
Dertlerim ardı sıra, sökün edip geliyor,
Sanki zehirli hançer, yüreğimi deliyor.
Eğer toprak çoraksa, gül eksen de bitmez ya;
Umut, susuz pınarım, ne yapsam da çağlamaz,
Hayal kurmak nafile, hiçbir fayda sağlamaz,
Takvimin yaprakları düşerken birer birer,
Yaşanmamış bir ömür, halen muradı diler.
Nedense bütün dertler, geceleri azar ya;
Sinemdeki yarayı, hasretinle dağlarım,
Mehtapsız gökyüzüne bakar bakar ağlarım,