‘’telaşlıyım, ağırbaşlı değilim
hesapları şiirle ödedim
hesapladım, ceplerime kağıtlar koydum
ceplerime vaatler…
rüyalar tesadüflerle perçinlendi
rüyalar rüyalar rüyalar…’’
(S. Diri)
Mevsimin nemi terime karıştı
Sağanağın serinliğine teslim oldum ansızın.
Sözcüklerdi içime düşen kurdun
tesellisi
Bir de mavi düşlerdi özümsediğim…
Günü b/öldüm parmaklarımda
Zarif reveransla
İçime kıydığım göğün bulutları
Oysaki pazendendi şarkılar ve
damlalar
Haris gölgeler kundakladı sonra gün
ışığını:
Rengimi unuttum ve kendimi ve adımı
Sayıklarken kuşlar ölüm tarihimi
Gördüm ki ben çoktan veda etmiştim
şehre.
Günü uyuttu kuşlar gagalarında
Taşıdıkları dünü günle avuttular
Bir tebessüm dilendi çocuk
Bir çocuk dilendi kadın
Kadın dilendi sırlar ve ağaçlar
İnsanlıktı dilenen ve dillenen
Faturasını kesti mevsimlerden
İlla ki sonbahar.
Maruzatını sunan nice yeis
Kıtalar aştı da geldi şair
Diz(e)leri aşındı yüreğinin
Her çöktüğünde yırtıldı imgeler
Çığırtkan baykuş içine gizlendiği
kovuğu ateşe verdi
Yuhalanan hep isyandı ve belirsizlik
Böğrüne saplanan sancı ile öğün
atladı düşler.
Gerçekler bilendi
Her biri tek tek sapana isabet edendi
Her yalanda saklı izdiham
Mevla tek tanıktı olan bitene
Geriledi masumiyet kucağında
serzeniş.
Ötenazi yapabilseydim keşke
önsezilerime
Fıtratıma yorgan çekip de ekseydim
Acıları umut niyetine.
Unutabilmeyi ne çok isterdim
Ufkumda kaynak yaptığım gecenin
saçlarına
Dökülen ahenkli notaları da bir
solukta süpürdüğüm
Elbet saçakları rüyaların
Devasa kurşunlar saplanırken
Acıyan nidalarım
Andıkça ölümü
Sevgiyi içime çektiğim her halükarda.
Senli ne çok dilemma
Sensizliği yutkunurken
Bir nebze de olsa savrulmasaydım
keşke
İklimin nezdinde bir kuru yaprak
Ve kuru başıma
Aş erdiğim yarınlara
Umut soluyup
Unutabilseydim keşke.