Göçük altında kalmıştı o incecik ruhu sevimsiz bir zengin evinden daha cesur ve daha asildi sevgisi ve de daha büyüktü ahşap duygu evi…
Kırılmış tuğlaların kırıntıları arasında toprak kokusu almaya çalışan tek bir yeşilliğin dibine sürmüştü kalbinden umudunu da serpmişti tüm inancını da damarlarına… gökten düşen yağmurları tutuyordu sırf bu yüzden ve sırf avuç avuç büyümek için kırık kırık...
Yığınla insanın hiç duymadığı sesleri işitiyordu elleri kapatmıştı gözlerini zuhur etmişti beyaz kıyafetliler rüyalarına İnci inci vefa kokuyordu hepsi altın sarısından kalpleri gümüş kaplama merhametleri ile donatmışlardı elbiselerini ne güzeldiler Allah'ım ne güzel hiç uyanmak istemeyen için hepsi...
Gitmeyin demek gelse de içinden biliyordu o da Bitecekti hepsi... uyanmaktı bir karanlık gökyüzü altında ve sahte gülücüklerden çit yapan insanlara, sahtece gülüp
//... “Merhaba” diyerek yeniden... Güneşe rağmen ...//
Kırık tuğlaları kimseler görmeden zengin ev bakışları arasında yürüyerek içindeki fırtınaları kimse bilmeden...
//... Adım adım Rüyalardan asla vazgeçmeden... "Merhaba" diyerek yeniden bu kırık sahneden ...//
( Kırık Sahneden başlıklı yazı Ayşenur... tarafından 3.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.