Yaranın kabilinden ve kabulünden…
Sürçü lisan ettiğim yürek alfabesi:
Mensur bir sevdanın da ibaresi adeta
T/aşkın zümre ve beyitler
Hulasası kabrin şatafatlı izi matemin
Ne kabulü mümkün ne reddine
Soyut tezahüratlar mı eklemeli de
Aşkın verilen hükmüne.
Bir kayra bir kanca
Bir veda ki akla zarar, sevgili:
Göğün gönyesi patavatsız kelamın da
direktifi
Şimdi mezura kalemin inisiyatifinde
Ölçer de ölçerim kaybolduğum
sefaletimi
Bir araz sevdadan ibaret
Bir lahza kol kuvvetlerinden kaçan
bir mıntıka
Saydam tabakasında yüreğin
Zımba gibi bir mermer başlık ki
Mezarın da kisvesinde
Soldan sağa takip ettiğim yürek
izleri.
Şekli şemaili yok ki ufkun
Nelerden geçtik de
Andık mı sahi meçhul sonu?
İstişare yaptığımız her şiir
Bir bir nabzını alamadığımız gök
kubbede saklı
O sarkıt damlayan huzmesi verilen
hükmün
Bir sancılı mevsim ki
Aşk hep mi yüreğin karası…
Kardığımız lanet…
Uğruna kul köle olduğumuz sevgi
masalları
Ne kaçkındık ne girgin
Bir mahzun yürek ki
Edasıyla yitmiş bir kez o devasa
mabedin.
Soluksuz adımlarken aşkı
Hicreti mi sevdanın,
Terk edilmişliğe ettiğimiz sitem
Kol kola severken şiirlerin matemini
Bir izbe ki gözümüzü sakındığımız
Her nasılda yalnızlığın kudreti
Damlar da damlar şiire dize dize.
Kördüğüm o lahit
Sedası zümrenin
Kanatlarımızda saklı bizim zaferimiz
Her kanat çırptığımızda mateme
Hezeyanlar yüklenen sesimiz, nazımız
Varlıktan kasıt aslında bir heybe
Sakladığımız, serptiğimiz her hecede
Koyudan gözleri özlemin
Sevmelere bil mukabil
Sevilmekse aklıselim bir hitabe
Ne de olsa nazımız geçmedi mi aşka
bir ömür…