Gördüğüm kadarım.
Bir rabıta.
Bir hece.
Bir nokta.
Oysaki büyüktü düşlerim öncesinde
Düşmeye ne hacet gözden
Görülmediğimin şeceresi
Ettiğim her yeminde saklıydı duam
Aşkın penceresi
Kibirli bir pencere kolu
İçime doluşan ruhu
Uyutmakla iştigal
Unutulmanın da güncesi.
Sezi ırmağında lal bir hece
Neydim değil de
Ne olacağımdı elbet düşen kısmetime.
Son bir tevazu
Belki de yaygara koparan bir inilti
Geçirdiğim her nöbet de değildi
üstelik
Ne işkillendiğim ne de hazır ol’da
beklemenin
Garantisi.
Başımdan aşağı şiir dökerken
Tökezlediğim her lahit
Belki de kayıp kunduram
İhbar ettiğim iç sesime meftun
Bir rüzgâr ki kollarını açıp
Sessizliğimi kucaklayan bir
başkaldırı.
Ne minnet ettiğim
Töhmet altında kalsam da kimi zaman
Uyruğu yoktu işte acıların
Aşka ket vuran mevsimin de
kanatlarına
Dokunan dolunay
Ufkumda s/üzülen ne çok imge
Tahakküm altında hayat gün ve gece.
Konduğum kırık dal
Varsın olsun da maruzatım yalnızlık
Düşen gecenin gözlerinden
Düş irisi bir sevda
Katlarında aradığım nice gerçek
Belki de gözüm açık gördüğüm her rüya
Uyumakla unuttuğum
Unutup da yorulduğum
Afakanlar basarken mehtaba
Sezilerimden damlayan her hezeyan
Kanadığıma dair yok da tek gerekçe.
Kaydığım zeminde
Tebessümler doğuran umudun bekası
Sancılı geçen günden geride kalan
Bir uğultu ve yenilgi
Yarınları dikerken şiirin cebine
Varsın unutulayım bir köşede
istenildiği zaman.