1 Tek Lüksümüz Sevmek Ve Yazmak...



Düş büklümleri bir de yorgun ve uzak limanlar…

 

Göçeli çok oldu şehirden ve şimdilerde şiirlerde volta atıyoruz.

 

Ne var ki bunda hele ki şiirin tapusu şehrin üstünde değil iken gel gör ki sevmenin amblemi teyit ederken yetim benliği.

 

Hayatın bir handikap kimi zaman bir düş olduğu gerçeği aslında gerçeklerin asılı kaldığı bir rivayet ne zamanki yüzümüzden düşenlerle kendimize yeni bir ömür ördüğümüz gerçek olacakken.

 

Mevsimsiz acılar teslim aldı kalemi ve aşkın mevsimi kanatlanırken dolunayın haşmetli güncesi güneşi yok saydı belli ki yok sayılmanın azameti ile kırağı çaldı düşler ve müptelası olduğumuz şiirlerden bir an bile olsa başımızı kaldıramadık.

 

Sözcük cumhuriyetinde akışkan bir rivayet ve gecenin teninde dolaşan rüzgâr ve yıldızlar ıssızlıkla hemhal dökümlü eteklerinde mavinin gizine teşrif ettik cihanın.

 

Öznemizle saklandığımız.

 

Özümüzle nemalandığımız hayaller.

 

Bastı bacak boyu imgelerin elbet rüzgârına kapıldığımız aşkın da peçesi ve için için yanan bir ateş lanetten uzak bir hayatın da özlemi.

 

Dip boyası gelmiş meğer ömrün.

 

Övünç yüklendiğimiz her öğün.

 

Şatafatlı bir yalnızlık panayırı ve göçebe ruhun da nihayetinde firarı elbet iki seksen yatmış bir özlemle sarışın bir neşenin de hicvinde tanıklık yaparken yaralı mevsime.

 

İllet rüzgâr.

 

İzbelerde saklı renkler en çok da beyaza kök söktüren.

 

Ve aşkın dikiz aynası.

 

İşte şehrin tabelasında yeni bir çentik daha attık ve erteledik ölümü şimdi kanatsız rüyalarda g/iz sürüyoruz aşka veryansın eden bir matemle küredikçe kürüyoruz hüznü ve sevecen kuşlar cennetine göç ediyoruz elbet üstündeyiz sihirli süpürgenin ve çat kapı burada çat kapı hayatın arka bahçesinde uçuşan ruhlarımızla beyitler örüyoruz derken acıları ve karanlığı gömüyoruz.

 

Yalnızlığın dolgun seyri: kilitli yürekler aşkın ambarında kurusıkı söylemlerle raks ediyor ve göğe eşlik eden dualarla savıyoruz sıramızı ve her müşküle düştüğümüzde daha çok daha çok üzülüyoruz, şakıyan sesinde bülbülün; hüzün çalan tefinde meleklerin belki de kıtalar arasında yolculuk yaptığımız şiirlerin de en yüksek rakımında tek lüksümüz iken sevmek ve yazmak.

 

Göreceli bir muvaffakiyet, asil bir seyyahın imbiğinde saklı dirayet ve kayrasında günün, salınan bir rehavet ile at koşturuyoruz kayıp ruhlar cennetinde hele ki aşkın asası da yürekten yüreğe dolaşırken medet umuyoruz kaderden bazense mutluluğu men ediyoruz aşk adına telaşlı bir koşuşturmaca en çok kendimize yabancı en çok kendimize düşman bir izlekte topa tutarken iç sesimizi.

 

Geviş getiren dış ses ve matemi ön yargıların bir bir ayrı düştüğümüz insanlar ve mutluluk en çok da hüznün ve çaresizliğin radarına yakalandığımız şeffaf yüreğin de seyyah imgesi iken mevsimden kalan son kırıntılar.

 

Yazın esareti ve güneşin.

 

Aşkın aralıksız hicreti.

 

Şiirler iken gıdamız ve soluklandığımız her dize aslında takvimden düşen bir yaprak gibi için için yaklaşmaktan haz etmediğimiz meçhul sonun bakiyesi iken umut ve dünde saklı kaygılar ruhu teslim almışken bir metafor gibi esinlendiğimiz aşka nazireler sunduğumuz bilip bilmeden kendimizi yok saymaktan geçerken hüznün tefrişi…

 

 


( Tek Lüksümüz Sevmek Ve Yazmak... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.