‘’Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
Tutunabileceğim tüm umutları görmeyeyim için
Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç.
Çocuksun sen, çocuğumsun…’’ (Ahmet Telli)
Düşlerin teninde saklıydı metanetin:
Düşsel bir boylamda
Aşkın ve şiirin taşkınlığı
Elbet fısıltı babında
Tekerrür eden şaşkınlığım
Her gün yitiminde hüsrana kapıldığım
Teyakkuzunda zamanın
Göğe attığım ne çok çentik
Ta ki ıskaladığım kadar sevinç dolu bir güne
Hükmeden kaderden idi çekincelerim.
Bulutlara diktiğim gözlerim
Yaşaran güneşe düşkünlüğüm
En çok da gün ışığında yeşerip ölümü düşündüğüm.
Bir batıl gün ki özümde yiten
Bir garip tezgâh ki
Kuytulara sürüklenen hayallerin
Yakamozu belki de övünç yüklü bir ışık
Aşkın na’şına sarılan
Hatmi çiçeği nispet yapan gecesefasında
Hıçkırıkların asla dinmediği bir esinti
Meçhullerde gezinen şaire veryansın ettiğim
Ta ki kendimle karşılaşıp yalın ayak
Kaçtığım bir şiirin kırgın dizelerine serildiğim
Gecenin ayazında azığa aldığım düşlerim.
Çocukluğuma döndüğüm her gün bitimi
Yanlışlara vakıf olduğum ne zamanki
Doğrular da savrulup giderken uzaklara
Adam boyu hüznün feri asla da sönmedi gitti
Mısraların tedirginliği belki de
Boynumun borcu bir özlem
Şaibeli hayatlardan uzakta kalıp
İçimi didiklediğim hallaç pamuğu
İmlerin de nazarında
Tüten ay ışığı ki kimseler de görmedi
İçimdeki yetimi.
Yasın ısrarına kapılıp giderken
Gecenin şimendiferi sövüp kaçarken
İstismarı gönlün
Taşkınlara sebebiyet veren
Kurşun ağırlığı özlemin dişlerini sıktığı
Her çocuk hayalimde büyümeyi ertelediğim
Gecenin nemin bağdaş kuran bir pamuk gibi
Bağlayan beni hayata o pamuk ipliği
Ta ki gözlerim dolup da sönene kadar acının feri
Ne hikmetse ayaktayım hala
Kanmadığım kadar bunca yalana
Azımsanmayacak bir coşkudur içimde tütsülediğim
Heyecan misali coşkum kundaklansa da
Matemin söyleminde bir şiir olup açılıveren
Gül misali
Hüznün döngüsünde inadıma sevdiğim de
Değil elbet yalan.
Ne zamanki mazur görecek beni evren
Tastamam hazanda saklı ferman
Elbet onayından geçip de Mevla’mın
Issızlığıma ortak olan rüzgârın
Savurduğu saçımın telinde dokunan ecel gibi
İndinde hayatın bir girdap ki
Neye meylettiğim elbet kaderin g/izinde bir hece
Gülmeyi özleyen her hecede saklı aşkla
Dolan zamandan çok önce…