Dört Yapraklı Yonca Uyku Çiçeği

 Süs Yoncası (Uyku Çiçeği) Nedir? Bakımı Nasıl Yapılır?

-Kuzum bu acelecilik evleneli daha üç yıl olmadı, bu boşanmakta nereden çıktı kuzum?

-Hayriye teyzem haklısın da, ilişkinin dilini çözemedik.

-Bu ne demek kuzum, ilişkinin dili ne demek?

-Göstergelerimiz gösterge bağlamında umutsuz çıktı?

-Evladım ne göstergesi?

-Zekâmızla deneyimlerimizi birbirine uymadı.

Evladım biz Atıf amcanla görücü usulüyle evlendik bu dediklerinden hiç biri karşımıza çıkmadı.

-Ah Hayriye teyzem sizin zamanınızla bizim zamanımız bir mi? Sizde günlük hayat bu kadar karmaşık değildi, arzularınız hevesleriniz bu kadar gereksiz şeylerle dolu değildi. Ev işi çocukların eşinizin fazla olmayan istekleri bu kadar değişken beklentileriniz bu kadar çok değildi. Bir lokma aşım ağrısız başım derdiniz gülümserdiniz. Biz de şartlanmışlıklarımız o kadar çok ki ayırt etmekten anlamaya anlamı bulmaya fırsat bulamıyoruz.

-Vah Yavrum vah. Sana bir şey anlatayım da iyice dinle.” Şehrin ortasında, uzun bir sütunun üzerinde, Mutlu Prens’in heykeli vardı. Bir gün, kırlangıcın biri onun altında gecelemek istedi. “Tam istediğim gibi bir yer.” diye düşünürken yağmur damlalarını gördü. Dikkatlice baktığında, yağan damlaların, yağmur değil Mutlu Prens’in gözyaşları olduğunu anladı. Ona niçin ağladığını sordu. O da: “Canlıyken ve bir insan kalbine sahipken, gözyaşının ne olduğunu bilmezdim. Çevremdeki her şey öyle güzeldi ki. Saraydakilerin hepsi bana “Mutlu Prens” derlerdi. Artık ölüyüm ve beni buraya öyle yükseğe koydular ki şehrimin tüm sefaletini görebiliyorum ve kalbim kurşundan olmasına karşın, ağlamaktan kendimi alamıyorum.” diye cevap verdi.”

-Hayriye teyzem görmek için yükseğe çıkmaya gerek yok ki, yan yana elimiz de ki teknolojik zırvaları atarak bir oturabilsek. Gelişmeye açığız da değişmeye açık değiliz teyzem sahi Atıf amcam nerede?

-Atıf amcan ben dört yapraklı yonca uyku çiçeğini çok sevdiğimden dolayı, bahçemize ekmek için ekmeye çalışıyor. Gece olunca yapraklarını kapatınca gelmeyen uykum geliyor o nedenle aklına takmış geceleri rahat uyumam için çaba emek veriyor.

-Pes doğrusu!

-Neden şaşırdın evladım, istemeden yapması beni memnun etmesi çok mu acayip geldi sana. Her gece okuduğu şiirlere ne dersin o zaman. Dinle bir tanesini söyleyeyim

“Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar”

-Bana şiir okumak için gece gündüz okur, sonunda en güzelini bana okur. Birde bunu dinle.

“Sevindiren, içinde umut çiçekleri açtıran
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman”

-Yok, teyzem yok şiirde yazsam dinlemez ki umursamaz ki, o kadar gereksiz uğraşlarla doluyuz ki ne anlar ne dinler. Her akşam master şefi izliyor sanki yemekte master yapacak, sen kalk önce yemek yap yemeğimizi yiyelim 

-Hani sende onu görünce bana demiştin ki.

Süzülüp mavi göklerden yere doğru

 Omzuma bir tek beyaz güvercin kondu”

-Haklısın “ağarmayan saçımı güneşe tutuyorum saçlarımı acının elinde unutuyorum”.

-Evladım bunları bana söyleyeceğine Nadire kızımıza söyle.

Bu arada Atıf amca içeriye girdi.

-Murat evladım hoş geldin, geldiğini duymadım meşguldüm.

Eşi Hayriye hanıma dönerek gülümseyerek.

-Sevdiğin çiçeği diktim bir kaç güne meyvesini verir yeşerir inşallah, sana huzur verir rahatça uyursun.

-Ellerine sağlık, buyur geç otur sana bir yorgunluk kahvesi yapayım.” Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; kuşların çiçeklerin diyarı olsun”.

-Sağ olasın hanım, ne zaman nerede hangi arada okudun bu şiiri?

-Ben sana soruyor muyum, neden benim için çok çaba harcıyorsun yeter az soluk al diye?

Murat

“İnsafsızım hiç bakmıyor yüzüme
Ne söylesem kulak vermez sözüme”

-Hanım bu dertli baksana, derdine dermanı buldun mu?

-Bulsam ne fayda bey, beğenmeyi kabullenmeyi yetinmeyi bilmedikten sonra ne eder fayda?

-Hayda, hayat dediğin nedir şurada, yaşanır bir arada evladım.

-Ah atıf amca öyle değil ki. Her dönemin kendine özgü zevk anlayışı vardır, kabulü ve zihniyeti vardır gel gör ki bizim bu zamanımızda bunlara hiç yer yok yetinmek yok ancak internette sosyal ama sosyal olmayan beğenmelerle meşguliyetlerle oyalanmalarla geçiyor. Bu anlayışların değişimin dönemden döneme değişip gelişmesinin etkisiyle insanı da değiştiriyor atıf amcacığım.

-Dinle evladım

“Dilberin işi itâb u nâz olur
Çeşmi câdû gamzesi gammaz olur
Ey gönül sabr et tahammül kıl ana
Yâra erişmek işi az az olur”

 

-Yani, dilberi azarlama tersleme nazlı olur

 Cadı olur, cadı gözlünün gamzesi zararlı olur iftira atan olur

Ey gönül az sabırlı ol tahammül et bu ana

Yâre erişmek işi az az olur.

Mehmet Aluç

 

 


( Dört Yapraklı Yonca Uyku Çiçeği başlıklı yazı kul mehmet tarafından 10.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu