Keder
Çizgileri Anlımızda Gönlümüzde Derin Çizgiler Meydana Getirmeden Tebessümü Ekleyelim
Tebessümle yazmak
için oturdum tabletimin başına, kelimeleri
özenle seçerek bir mana eklemenin peşindeyim, bir mana anlam peşinde olmazsak
neden yazalım uykusuz gecelerde? Yeniden kendimizi fikrimiz yenileyerek farklı
olanı bulmak yazmak okumak değil midir amacımız?
Fazla dolaşmadan
sözlerin kelimelerin arasında hayatımızı aydınlatan ne varsa bulalım ortaya
dökelim. Keder çizgileri anlımızda gönlümüzde derin çizgiler meydana getirmeden
tebessümü ekleyelim ve bekleyelim sevelim, sevelim ki gülümseyelim,
gülümseyelim ki gülleri ezmeyelim güzelleri üzmeyelim… Avuçlarımıza çiçeklerin
kokusunu serpelim çiçekler gibi kokalım bu şimdi size absürt yani saçma
gelecek, denemeden saçma olduğunu nasıl bileceğiz
ki? Gözlerimizi boşluğa değil
hoşluğa
aşka gönüllere çevirelim, yoksa
kalbimiz bize ait olmayacak hatta boşluk o kadar manasızlığı yükleyecek ki kaldıracak
gücümüz olmayacak. Kalbim bende değil
sanki diyeceğiz. Bir yabancıyı bir bilinmezi bu
bedende konuk ediyoruz diyeceğiz!
İsterseniz
az daha ileriye gidelim, sevmeyelim boş verelim şimdi yaptığımız gibi…
Şiirler hiç
yazmayalım.
Anlamsızlığı anlatmayalım.
Kapıları zaten açmadığımız gibi açmayalım iyice kapatalım.
Severken sevmiş gibi
yapalım kandıralım.
Aslında yanan biziz
bunu bilmeyelim hep yakalım.
Kaçalım…
Ne geçecek elimize ne
kazanacağız kahırdan başka
ahırdan evde? Ara bakalım ne var o gülüşte?
Ben sevmeden yanayım.
Kendi iyiliğim için bunu yapmalıyım, yoksa karşımdaki
gülemeyince bende gülemem bir söz söyleyemem, gel muhabbet et diyemem. Yıllardır
süren acımasız yalnızlıkla dolu bu tutku bitmeli, sevgi bir şekilde yollara
gönüllere ekilmeliydi. Sonra, ilk defa gözlerine bakabildim diyerek bakmalı,
yoksa gözlerimizde gönlümüzde Martıların can alıcı çığlıkları duyuluyor uzaklardan
da, değil
en yakından içimizden. Gönül bak ne diyor beni ele güne sevgisizliğe
mahkûm etme, az gülümse bir güzel söz söyle, duymak lazım derim, ben söyler
geçerim okuyucuma gülümserim gülümset derim severim.
İlerisi
günde bu satırları okursan gülümsersen benden aldığını söyleme, zaten sende
var ben sadece kapısını aç dedim, gerisi sana
ait bir eylem, bana ait olsa da bu söylem.
Kime bu kadar
ediyorsun inat, artık at kurtul o kinden al bir murat, eğik
olmasın artık surat kime? Neden nedensiz bu kadar ediyorsun sitem? Yıkarken
düşünmedim az gülümsetem diye. Çık gel ne olur apansız derken o yâr, neden
çıkıp gelmedin kendi keyfinle uğraşırken zamanı daha gelmedi derken.
Toprak neden böyle güzel kokar yağmurdan
sonra bilir misin, az sonra yeşerecek kokusuyla açacak meyve verecek, Rahmet
olarak aşk olarak yağan yağmurla
hayat bulacak. En güzel günler seninle ey insanlar diyecek sizde gönül var
diyecek ki az veren maldan çok veren candan sizde verin sevgiyi karşınızdakine
candan, oyalanma yarına bırakma sakın ola kaçma.
Kişisel hayatı konu aldım yazmaya
çalıştım, zaten hep terk edilmeye değer verilmemesine
alıştım, ama
vazgeçmedim usanmadım ve kaçmadım Rabbimin yardımıyla. Gerçek yaşamı anlatmam
yaşarken içine bir anlam katmamız içindi ve buda güzel bir seçimdi ne senindi
ne benimdi insanlığın yarınları
içindi. Birinci kişi ağzından, yanılmaları
çok duydum anlama anlamsızlık katanları çok okudum, biraz öyküleyici
anlatım kullanmaya çalıştım günü gününe gönüllere yazılmaları anlattım, şimdi
köşeme çekilerek siz okuyucularıma gerisini bırakarak çayımı içerek izleyeceğim, yorumlarınızla az kendime neşeleneceğim eksiklerim varsa düzelteceğim, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç