Toprağa
Kavuşmayı Özleyen Yeşermesini İsteyen Sevdalı Bir Yağmur
Gibiyim
Bıraktım düne dair
peşimden gelen sancılarıma pişmanlıklarıma, tövbe kapısına vardım da durulandım
onlardan kurtuldum. Yanıldığım o kadar şeyler vardı ki, dünyamı
sararken bana bir adım attırmayan! İhtiyacım vardı Rabbime, her zaman
var farkında değildim fark ettirdi
Rabbim pişmanlıklarla, çok şükür. Esip
gürleyen geçmişim şimdi sus pus oldu, bense hafifleyerek uçan kul kuş oldum. İşte tövbe kapısı denilen yere, bir isim
verilecekse dünya sözüyle bir yere harikalar dünyası diyebilirim!
Yıkılmak üzereyken,
ayakta kalmak için kaldıran Rabbime binlerce kez şükür.
Gerçeğin
peşinde şimdi koşuyorum.
Dünkü yankılanan
yalnızlığımın yalnız kalmasının feryadı, yankılanan bir ezan
sesi gibi, kulağımda kilise çanları gibi mütemadiyen
çınlıyor ve sonra değer görmeyince susuyor.…
Oysa pişmanlıklar
gelmeniz için bir kuruş almadım vermedim
Şimdi giderken de benden
bir şey istemeyin kızdırmayın birden
Sizler ki karakterlersizliğinizle
kişiliksizliğinizle iç dünyamda yansıyan duygu ve
hisleri köreltiniz kapısını kapattınız, yansıtmaya önem vermeyerek ben
yansıtırım dediniz, kopartınız güzelliklerden…
Şair ne güzel yazmış.
“Gözlerimden gir
içeri
Yüreğimden
çık dışarıya
tut ellerimden ilk bayram gibi
bak gözlerime
oku kalemin ucundaki kelimeleri”
Ey umut ey
güzellikler sonra gelen toprağa kavuşmayı özleyen
yeşertmesini isteyen saran sevdalı devalı anlamlı bir yağmur
gibiyim , kardeşlerim sizler sevgisiniz güzelliklersiniz, vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç.