Mavi gözünden tanırım selin rengini
Hani şerit değiştirdiğim bu, şu ve o
yenilgi
Gri renkli tayların
İflah olmaz çiftelerinde
Yaralanan böcekler gibi
Her düşün çalkantısında
Sızan içimden yarım elma
En çok diş bilediğim ısırdığım
bileğimde
Hep aynı zamanı gösteren saat
Bir düşün düşünce gücü
Savrulduğum yeminlerde…
Bozguna uğramış şunca disiplin:
Hani asker adımlarında yalnızlığın
Bazense top tüfek kuşandığım
Belimde kuşak
Yürekte saklı nakarat
Ezkaza dirildiğim uyku sonrası
Taş atıp da kolum mu yoruldu, dercesine
Kılıfına soktuğum varsıl eğriler.
Acının tarhında salkım söğüt
Mutluluğun reçetesi görmediklerime
düştüğüm şerh
Bir isyanı bastıran Horasan
Sözcüklerle içli dışlı ansiklopedik
hafızam
Ne vardı da düştüm ben bu şiir
dehlizine
Köklediğim ne varsa dünde kalan.
Haydi, sarınalım gizeme
Peşrevi yanık bir kelam olsun
Yalnızlığın içgüdüsüne yenik düştüğüm
Eşref saati sözcüklerin
Keten helvasında beynamaz imgelerin
Nicesine talip ay ışığı
Bir horozun sesinde salkım saçak
Alarmı kurduğumsa gözümde çakan şimşek
Her başa aldığımda
Başımı vurduğum taş duvar.
Evet, illet bir yenilginin mağdur
Külkedisiyim
Azığa aldığım mevsimden aşırdığım gül
fidelerim
Yazın da salasını verdik
Yalnızlığa mum diktik
En çok da sevdik yürekten
Huzura biat bir şarkı dilendik de ne
oldu evrenden?
Köhne bir acının dar açısıyım
Fatura kestiğim gevrek sözcüklerin de
ilahı
Aşka nispet eden körkütük yankısında
Bunca zihniyetin illa ki geri tepen
Bir hecenin de kaçkın şapkasıyım
Başımdan düşmeyen şimşeğin son vedası
belki de
Her köhne şiirde
Bu, son demenin de yok işte faydası.
Lakayt bir gölgeden çaldığım rehavet
mi yoksa
Sözcüklerin bekası imlenen yürekten
Çektiğim illa ki özlemin hatırına
Yeniden kurup düzeni yenilediğim
İçimin evinde bir içimlik bir şiirde
mi saklı yoksa ilacı
Fermanların asla son bulmadığı her satır
arası
Bir feryatla içlenen
Laneti içeren her zerrede
Okuduğum duaların sonrası elbet
Devindiğim bunca hatıra
Devirdiğim zamandan da ne varsa
Düşen payıma.