Bugün kendini dünden iyi hissediyordu. Lakin dünyası dünkünden daha aydınlıktı, buna bir anlam bulamıyor, sadece gülümsüyordu. Aldığı sabah akşam il günkü 8 er adet ilaç iyi gelmişti sanki odasında kendi başına sanki istirahat ederek hayatı devam ediyordu. İkinci gün 3 er adet ilaçlarla devam eden günü, sessizliğin içinde bambaşka bir atmosfer içinde geçmese de geçmesi için dualar ediyordu.
Hayatın anlamı bazen yeni anlamalarla kapısını açarken ilk bakışta değişik olmasından ziyade iç huzuru insanı sarıyordu, korona olacak bu hastalık Rabbin şifasıyla elbette ki geçecekti buna imanı sağlamdı, bunun trajediye dönüştüğü hayatın sığmaz dar kapısında sorgulamak yerine ,geniş bir alan içinde düşünmek gerektiğine karar verdi, sabırla erdeme giden yolun zorluğu olsa da sonu başarıyla ödüllendiriliyordu.. Rabbine olan aşkıyla ayakta dururken, sabırın gerçek güzelliğinin pınarında nehrin de her şeyden arınmış olması tertemiz etmesinin arındırmasının gerektiğine inanıyordu.
#Hayat bu bazen fedakârlıkla kapımızı çalıyor, az hastalıkla az yoklukla Rabbim imtihan ediyordu buna inanıyordu. Oysa onca âşıklar aşkı için nelerden vazgeçmişti! İlahi aşkla yanarak her şeyden geçenler! #Saflık için, bazı şeylerden vazgeçmek gerekiyorsa az geçilmeliydi tertemiz duygularla hayatı ve değerleri korumak için insan bazen böylesine pişmesi ve yanması gerekiyorsa gereklidir diyerek yatağa uzandı gözlerini kapayarak uykuya daldı.
Evlerinin önünde, etrafı ağaçlarla çevrili kum ve çakıl taşlarından oluşan eski sayılabilecek bir yolla kaplıydı. Az ilerideki bahçenin içinde #geniş ve gölgelik yapan söğüt ağaçlarıyla bir çimenlik vardır. Duvar ise alçak örülmüş bahçeyi saran, sıra sıra söğütlerle kavaklarla çevrili evin avlusu görülebilsin diyerek sanki alçak örülmüştü. Evin batıya bakan tarafında, arkada, bahçe daha rahat genişti, bir havuz birkaç oturak ve sandalye vardı. Yemiş ağaçları kaysı erik önünde #çiçeklerle gülümseyen bir yol içeriye doğru uzanıyordu çiçeklerin kokusuyla. Bir kaç ağaçla, rüzgârlara karşı evi korusun diye sık aralıklarla saçaklı söğütler dikilmişti Kuzeye bakan yönü ise boyunca kaysı ve erik ağaçlarıyla uzanan dalları ve meyve veren dalların ağırlığıyla yere kadar eğilmiş görüntüsü altında yanında duran insan dallar ve yemişlerin arasında kaybolurdu. Akşamın karanlığı çökünce bahçeye döşenmiş lambaların #ay ışığı ve yıldızların altında muhabbet ederek #çay ve kahve içmesi güzel oluyordu. Rüyasında bu güzellikler içinde kendini gezer buldu.
Mehmet Aluç