Bakalım bu temiz olan açtığım sayfaya bu gönlü duru temiz
aşkla bakan Reyhan kendisini eklemem izin verecek mi. Bir ışık demeti gibi karanlık
dünyamı aydınlatan Reyhan bakışlarıyla aydınlatırken, büzülmüş bu gönlümü o
nadide parmaklarıyla, kürkten bir yorganı gönlüme sererek üzerinde rahatlıkla
uyuyacağı bir döşeğe çevirebilecek mi..? Bunu gerçekten çok istiyorum hem kendim
hem de onun adına güçlü bir kadın eli ile yıkık bu gönlümün meydana çıkarak
aşkla sevmesini istiyorum, korkmadan kırmadan gereksinimlerini karşılayarak...
Işık bir nişan halkası gibi gönlünde parıldatıyor ve kolun yukarısına doğru
kayarak yüzünü adeta parıl parıl aydınlatıyordu. Gözleri bir derya deniz burun
delikleri küçük, durmadan kımıldıyor ve inliyor. O gönlünden gönlüme bir kapı
açıldı, kapının aralığında içeriye girdim. Parıldayan bahar kokan siyah
saçları, güzel gözleri içinde kayboldum. Uzun müddet kendisine hayran baktığımı
fark ederek gülümsedi. Bana
-Böylesine kendinizden geçerek suskun mu kalacaksınız?
Birden kendime geldim.
-Hayran kalmamak susmamak mümkün mü?
-Beni şımartıyorsunuz?
-Şımartılmayı hak ediyorsunuz lakin ben buna layık mıyım
bilemiyorum?
-Neden böyle söylediniz?
-Üzmekten hep korkarım.
-Hayat bu her zaman memnun edemezsiniz ki olur bazen. Bende
seveceği beni anlayacak birsini aradım, bulana kadar çok yoruldum.
Eyvah dedim başımı taşa çaldım bir sevdiği varmış, üzgün
masadan kalkarken.
-Nereye gidiyorsunuz birden, ne oldu pardon yanlış anladınız.
Ben sizden söz ediyorum ayrıca bir sevdiğim yok.
Derinden bir oh çektim.
Dikkatimi hayatımdaki aralıklara, boşluklara vermekle iyi etmiştim.
Yıllarca iki düşünce arasındaki aralığa izin vermem, bu aralığı şimdi aşkla doldurmam
bir tesadüf olamazdı… Bu sohbette sözcükler arasındaki boşluğu, bir piyanonun
ya da flütün notaları arasındaki kısa, sessiz boşluğa, ya da soluk alışınız ile
soluk verişiniz arasındaki aralığına dikkat eder gibi aşkla doldurmamama vesile
olan aşka teşekkürler ederken usulca sıcacık ellerini avuçlarıma alarak sıktım hafifçe.
Gülümsedi.
Çoğu insan gibi bende tüm yaşantımı kendi düşüncelerinin
sınırları içinde hapis ederek geçirmiştim. Hayatımı korkularımın içine hapis ederek
koşullandırılmış, dar, zihnimin arasına sıkıştırmıştım, şimdi bu korkumu
yenerek hayatımı özgür bırakarak aşkın kollarına bırakmıştım. İşte aşk seveceğim
bir güzeli aşk dolu bakışıyla karşıma çıkarmış akışı ile beni peşinden
sürükleyerek sürükleyip muazzam anlatılması mümkün olmayan bir dünyaya
götürmüştü.
Şimdi ona aşkla yaşayacağı bir dünya vermeliydim bunu ona
söylemeliydim şu anda tam veremezsem de vermek için çabalayacağımı söylemeliydim.
Zaten hayatımda ilk kez böylesine seviyor duygu ve hisler duyuyordum.
-Bu lokantada kaç yıldır çalışıyorsunuz bir anne babanız var
mı?
Gülümsedi.
-Bu lokanta Rahmetli anne ve babamdan bana kaldı. Yılar önce
vefat ettiler, yorgun düştüm tek başına idare etmekten.
-Sana bir teklif sunsam?
-Ne teklifi?
-Önce benimle evlenerek bu yalnız hayatıma ortak olarak beni ayağa
kaldırı mısın? Dur sonrasında az birikmişim var seninle ortak olarak burada
çalışmamı kabul eder misin?
Gözlerinde iki damla sevinç gözyaşları damladı. Yanağıma o
sıcacık nefesiyle bir buse kondurarak.
-Evet, evet, evet dedi.
Ben o ara bayılmışım ayıktığım da başucumda bana gülümserken o
yumuşacık dizlerinde kendimi buldum.
Mehmet Aluç