Ölümü erteleyebilir miydim?
Geç kalmışlığıma ihanet eden erken
bir çöküş:
Dizlerimden dökülen dizeler
Bazen mahlûkatın gülüşü
Israrla sevmekse ömrü
Dip dibe hüzünle
Göğe kanat açan bir teselli belki de
Muadili yarınların
Dün denen sarkaçta saklı nice gizin
Yanık kokusu
Telaşla örterken yeni kazılmış
mezarı.
Ketum dizeler
Tohuma kaçan metruk gölgeler
familyası
Bir yanı kör düğüm
Bir yanı yalnızlık iken çöken hüznün
Nasıl bir furya ki
Debdebeli olmasa gerek günün
hücresine
Sığınan dilekler
Bazen sökülen dikişin son ilmeği
Haşmetli bir gazaba dikip gözlerini
durduk yere
Neyin mealiydi sahi?
Bilinmeze düğüm atan sabi?
Gözler çöken karanlığa itaat eden
Görünmeden göze yazıp da kaçan şaire
veryansın
Elbet ket vurulmuş ruhun
Nakil telaşı:
Bir umudun söndüğü
Bir varlığın çöktüğü
Bir hazandan da öte
Mevsimsiz bir şarkıya baş eğen
Yalnızlığın tanrısı.
Sığınmak Rabbine
Sığamazken varlık yere göğe
Sıradan gözüken neyse
Aslında izafi bir karalama
Defterlerden taşan ne çok cümle
Cümleten öznesini ararken yarınların
Öncesizlik mi saklıydı sahi şiirin ön
sözünde?
Önemsiz ne var ne yoksa
Önem arz eden bir gülüş çok olmasa
hani.
Sehven yenik düşen düzen
Şah damarından yakın o özlem
Elbet nihayetinde kavuşmaksa
sonsuzluğa.
Dikişleri patlayan şarkı dolu
heybeler
Şarkın güneşi garbın ateşi
Çemkirir isyan ve zebani
Meleksi bir hüzün ve öz veri
Tamamlamaksa o yarım kalan hikâyeyi
Varsa vakit daha neler yazılır.
Yarına biat bir resim daha çizilir
Eşkâli mi evrenin?
Evreleri ömrün ket vuran hüznün
Serpintisinde sözcüklerdir yoldaş
şaire
Yoldan çıkan imgeleri de
Doldur mu heybesine.
Uçsuz bucaksız göğün ve gönlün her
katresi
Adanmıştır sevgiye ve Rabbine
T/asasız geçer mi sahi ömür?
Sınandığına binaen
Nice çentik atılan kabrine
Yaşarken ölmektir suskunluk
Şerh düşen sessizliğe her şiir
Kanı kaynayan zamanlardan kalan
geriye
Her kırıntı ve anı
Elbet şiarıdır şiirin
Şiir dediğin ne ki?
Yaşamın ta kendisi şiirin dolamdan
vadesi.