ÇOKLU ATIŞMALARDA ŞİİRİN CANINA OKUMA SANATI.
İlk kez 2017 Yılında yayınladığım bir yazıdır bu. Bazı arkadaşlar için ikinci tekrar olsa da 2017 den sonra sitemize gelmiş olan arkadaşlar ilk kez okuyacaklar.
------------------------------
Efendim, zaman zaman edebiyat sitelerinde ya da edebiyatla ilgili grupların face bookta oluşturdukları sayfalarda atışma adı altında bir şeyler yapıldığına şahit oluyorum. Her şeyden önce bu yapılan iş bir atışma değildir ama biz yine de herkes saha rahat anlasın diye atışma diyelim ( Sitemizde İmece diyoruz atışma yerine. )
İsterseniz bu olay nasıl başlıyor ve nasıl devam ediyor, sonra ne hallere geliyor anlatmaya çalışayım. ( Aşağıda okuyacağınız tüm dörtlükler ve DÖRTLÜK OLMAYAN şiirler tarafımdan uydurulmuş olsa da olay aynen böyledir. )
Grup içindeki bir şairin ayak vermesi ile olay başlıyor.
Mesela bir şair şöyle bir dörtlük yazıyor:
Mısraları derleyelim
Gümbür gümbür gürleyelim
Gelin dostlar terleyelim
Güllere şiir yazalım
Bundan sonrasında olması gereken nedir? ’’ l-l’’ harfleri ile uyumlu kelimeleri kafiye, ’’ şiir yazalım’’ ı redif olarak kullanıp ilk üç mısrayı da kendi aralarında kafiyelendirerek devam etmek... Mesela ’’ Di-ll-ere şiir yazalım, E-ll-lere şiir yazalım, Te-ll-ere şiir yazalım, A-ll-ara şiir yazalım, İ-ll-ere şiir yazalım gibi...’’Dil, el, tel, al’’ ayak, ’’ ll’’ kafiye...’’Şiir yazalım’’ redif. Yazacağımız dörtlükler de 8 lik hece ölçüsüyle yazılacak. ( 4+4 veya 5+3 olabilir. Orası çok önemli değil. )
Nitekim olay başladığında bu kurala riayet edilir.
Mesela ilk dörtlük üzerine pası alan bir başka şair devam eder:
Şiiri güzel okuyan
Mısrayı usta dokuyan,
Bülbül misali şakıyan
Dillere şiir yazalım
Bazen araya ben misal hicivciler karışır ve onlar da şöyle bir şeyler yazar:
Sorma gardaş sakın neden
İnsanları sinir eden,
Birkaç santim, doksan beden,
Kıllara şiir yazalım.
Gördüğünüz gibi aslında atışma olmasa da ( Çünkü kimse kimseyle atışmıyor.) şairler şiir yazmak için bir neden bulmuşlar ve ’’ Şunlara-bunlara şiir yazalım’’ Diye birbirlerine değişik öneriler sunuyorlar. Ölçü, uyak, ayak, redif, armoni sıkıntısı yok buraya kadar. Bundan sonrasında da bir müddet olmayacak. Şöyle ki:
Zalimdir feleğin çarkı
Budur onun büyük farkı.
Yıktı vallah evi barkı
Sellere şiir yazalım.
Bir şairin derdi evini barkını yıkan sel iken bir başkasının derdi bakın nedir?
Almanların postasıydı
Tam bir futbol hastasıydı
Asistlerin ustasıydı
Müller’e şiir yazalım
’’Almanların postası’’ biraz saçma olsa da uyak, ayak, kafiye ölçü yerli yerinde...Aldık kabul eyledik. Müller hiç de hakkında şiir yazılmayacak biri değil. ( Her ne kadar Hans Müller mi Gerd Müller mi belirtilmemiş olsa da )
Bu minval üzere hiç de fena sayılmayacak dörtlükler gelmeye devam eder.
Dünya fani, her şey yalan
Var biraz da sen oyalan
Ömrümüzden ömür çalan
Yıllara şiir yazalım.
Yunus Emre’den ufak bir aşırma varsa da kabul edilebilir. Güzel ve genel gidişata uygun bir dörtlük...
Sonra yine ben misal bir zıpır çıkar ortaya ve bakın ne der?
Bizi de düşünün biraz
Ki sonra çıkmasın maraz
Elma yanak, dudak kiraz
Dullara şiir yazalım.
Evet daha onlarca böyle genel ahengi bozmayan dörtlükler akmaya devam eder. Ancak katılım sayısı bazen 300- 400 olunca saçmalamalar da başlar.
Şimdi sıra onlarda:
Ben de yazarım bir dörtlük.
Beğenmeyi ihmal etmeyin ha bu dört dörtlük.
Üç sekizlik bir de dörtlük
Notayla şiir yazalım.
Hani ’’ Tut kuyruğundan vur duvara derler ya’’ işte tam öyle...
Daha böyle onlarcası, hatta yüzlercesi:
Samanlıktan kaldıramadım samanı da Zühtü.
Zühtü'ye kızdım da bana küstü
Zalim feleğin bana imiş kastı
Gelin arkadaşlar şiir yazalım.
Bir türlü anlatamazsınız ’’ şiir yazalım’’ ın kafiye değil redif olduğunu.
Ölçü ve durak mı? Onu hiç sormayın zaten.
Bazılarında ise her şey normal görünür. Aahh bir de ne demek istediğini anlayabilsek.
Sevda ateşiyle pişen
Aşkının peşinden koşan
Deli ırmak gibi coşan
Göllere şiir yazalım.
Aşkının peşinden koşmak neyse de deli ırmak gibi coşan bir göl nasıl olur. Bir göl sevda ateşiyle nasıl pişer? Sıkıysa sorun. Ne cahilliğiniz kalır ne ukalalığınız. Bir de engeli yersiniz cabası.
Efendim, bir de mâbadından kelime uyduranlar arz-ı endam eder iş bu çoklu şiir atışmalarına. Bir örnek de onlardan verelim:
Casdırık casdırık ötme
Piatemi hiç ürkütme
Koşütümü ütü etme
Jöllere şiir yazalım.
Casdırık casdırık: Eh haydi anladık diyelim. Peki Piatem, Koşüt, Jöl... Bunlar ne?
Şayet yanılıp da sorarsanız size mutlaka açıklayacaktır tüm bunların kendi memleketinde kullanılan yöresel kelimeler olduğunu. Tabii ki külliyen yalan.
Sonra gelir ana konuyla hiç alakası olmayan acayiplikler.
Hamdiye
Vermem seni Hamdi’ye.
Kendim yerim ham diye.
Sanma ki affederim
Bu olmamış ham diye...
Buyur buradan yak...
Bu arada bazı vatandaşlara hece şiiri ile serbest şiirin tamamen farklı bir şey olduğunu anlatamazsınız. Serbestçiler de damlar:
Bu monoton dünyada
Her şey yeknesak
Her şey
Ama her şey
Yek
Nesak...
Siz saçınızı başınızı yolarken bir başkası gelir:
Bir dilemma yaşıyorum
Dil mi olmalıyım
Yoksa Emma mı
Dil olursam eğer
Şâd olmak için kim bilir
Kaç yıl avutacak felek
Emma olsam
Clare Boylan’ın kitabına hapsolacağım
Of yaaa
Ne kötü bir şey dilemma
Hele bir de ’’ Sizlere bir eserimi takdim ediyorum. Bu eserim noter tarafından tasdik edilmiştir’’ Deyip de bu atışmaya (!) şöyle bir şey gönderenleri ne yapmalı?
Ben artık her şayirleri
Hiç huhatam almıyorum
Gattar oldum bundan sonra
Yarı yolda kalmıyorum
Pirefesorler vız gelir
Yengeç yan değil düz gelir
Garkalar hep gündüz gelir
Dohru şiyirler yazalım
Huhatam: Muhatap demek istiyor vatandaş
Gattar: Gaddar yani
Pirefesor: Sanırım anladınız
Garka: Karga
Dohru :Doğru
Evet...Böyle bir şiir gelir. Aman sakın çalmaya malmaya kalmayın, noter tasdiklidir.
Hamasi şiirler de gelir elbet
Yıldırım ile Timurlenk
Ankara'da ettiler cenk
İşte şiir, işte ahenk
Fillere şiir yazalım.
Sorsanız '' Fillere niçin şiir yazıyoruz?'' Diye, alacağınız cevap gayet açıktır? Ne yani Ankara savaşında sadece Timurlenk ve Yıldırım Bayezıd mı vardı? Filler yok muydu? Tabii ki onlara da şiir yazacağız. O kahraman filleri unutturamazsınız bize.''
Peki böyle şiir atışmaları ya da imeceler yapılmasın mı? Bunu mu demek istiyorum.
Hayır. Asla böyle demek istemiyorum. Ancak verilen ayakla alakası olmayan, ölçünün canına okumuş olan dörtlükleri ya da şiirimsileri ana menuye dahil etmeyelim. Dahil etmeme sebeplerini şairlerin kendilerine açıklayalım. Bir diğer konu da Allah aşkına yirmi kez '' Güllere şiir yazalım'' Demenin ya da okuyucular olarak yirmi kez '' Güllere şiir yazalım'' Diye bir dize okumanın neresi güzel? Güzelliğinden çirkinliğinden geçtim şiirin ve şairin gelişimine katkısı ne?