Mother Full Fel Bee
Belediye Meclisi toplantısından sonra ildeki yön tabelalarının değiştirilmesine
karar verilmişti zira il, yabancı turistlerin en sık uğradığı şehirlerimizden biri olmuştu. O halde yeni yön
tabelalarına, işaret edilen mahaldeki yapı ya da önemli alanın adı hem Türkçe
hem de İngilizce olarak yazılmalıydı ve tabii ki bu iş Belediye Kültür ve Fen
İşleri Müdürünün göreviydi.
Kültür ve Fen İşleri Müdürü İzzet Bey, kendi dairesine geçtikten sonra bu
önemli görevi kime havale etmesi gerektiğini düşünmeye başladı. En iyisi tüm
personeli çağırıp içlerinde kim İngilizce biliyorsa görevi ona vermekti. Görevi
alan da önce tabelaları hazırlatacak sonra bir ekip kurarak eski tabelalar
yerine yenilerini taktıracaktı.
Kapıcı Hüsamettin vasıtasıyla tüm personeli huzurunda topladı.
-Arkadaşlar ! Öncelikli sorunumuz içinizde İngilizce bilen var mı?
Herkes birbirine bakıyordu. Orta okul veya lise çağlarında çat pat
öğrenmişlerdi ama hepsi de biliyordu ki ‘’ İçinizde İngilizce bilen var mı?’’diye
bir soru sorulmuşsa bu İngilizce, Tarzanca düzeyinde değil üst seviyede
olmalıydı.
Hiç kimseden ‘’ Ben biliyorum’’ Cevabı gelmiyordu ki personelden Sıtkı el
kaldırdı.
-Ben biliyom müdürüm.
-Oğlum bak öyle Tarzanca İngilizce değil, bayağı bayağı iyi derecede İngilizce
bilmek lazım. Görev oldukça önemli. Bu
görevi yüzünün akıyla yerine getiren ayrıca bir maaş ikramiye ile
ödüllendirilecek.
Bir maaş ikramiyeyi duyan Sıtkı daha bir canlandı.
-Valla biliyom müdürüm. İsterseniz size İngilizce bir şiirden kısa bir pasaj
okuyayım.
-Oku bakayım.
Sıtkı, lise yıllarından aklında kalmış olan bir İngilizce tekerleme okudu:
I Wısh
You were a fısh
On my dısh
(Okunuşu: Ay viş, yu vör e fiş, on may diş... Türkçesi: Sen keşke benim
tabağımda bir balık olsaydın.)
-Hımm çok güzel. Şair bu şiirde ne demek istemiş?
-Müdürüm, diyo ki ‘’Ben seni sevdiğimi dünyalara bildirdim.’’
-Harika. Görev senin Sıtkı. Haydi
göreyim seni. Beni utandırma.
-Merak etme müdürüm. Sen bana güven.
Sıtkı bu çok çok önemli görevi
halledebilmek için öncelikle şehirdeki tüm yön tabelalarının fotoğraflarını
çekti. Bir anda kaldırsa olmazdı elbette. Yenileri hazırlanıncaya kadar eskilere
dokunmamak gerekiyordu.
Sıra fotoğraflarını çektiği yön tabelalarının İngilizcesini yazma olayına geldi.
Aslında bu da çok kolaydı. Eline bir sözlük alıp sözlüğe bakarak halledecekti
işi. Bunun için öyle ileri derecede
İngilizce bilmeye gerek yoktu. Zaten bırakın ileri dereceyi geri derecede bile İngilizce bilmiyordu.
Sağolsundu Turkısh Englısh Dıctıonary ( Türkçe- İngilizce Sözlük.)
İldeki pek çok yapı, tarihi eser veya önemli mahal, İstanbul’un semtlerini
andırıyordu. Bu il adeta bir küçük İstanbul’du.
Başladı işe:
Anadolu Hisarı
Ana: Mother
Dolu: Full
His: Feel
Arı: Bee
Anadolu Hisarı= Mother full feel bee
Baltaoğlu Limanı
Balta:Axes
Oğlu: Soon
Liman: Port
Baltaoğlu Limanı=Axes Soon Port
Halıcıoğlu
Halıcı: Carpet maker
Oğlu: Soon
Halıcıoğlu= Carpet Maker Soon
Sarıyer
Sarı: Yellow
Yer: Place
Sarıyer= Yellow Place
Zeytinburnu
Zeytin: Oil
Burun: Nose
Zeytinburnu=Oil Nose
Kazlıçeşme
Kazlı: Goose Owner
Çeşme: Fountain
Kazlıçeşme: Goose Owner Fountain
Taksim Parkı
Taksim: İmprovisation
Park: Park
Taksim Parkı=İmprovisation Park
Hayvan Pazarı
Hayvan: Animal
Pazar: Sunday
Hayvan Pazarı= Animal Sunday
Daha
yüzlerce tabela hazırladı ama mesele sadece tabelaların İngilizcesini(!)
hazırlamakla bitmiyordu. Her tabelada işaret ettiği yeri ifade eden resimler de
olmalıydı.
Mesela Anadolu Hisarı için bir anne, doluluğu gösteren bir simge, düşünceyi
gösteren bir simge ve bir arı resmi koymalıydı (1. Resimde olduğu gibi .)
Baltaoğlu Limanı için balta ve erkek çocuk,
Halıcıoğlu için halı ve erkek çocuk,
Zeytinburnu için zeytin ve burun,
Kazlıçeşme için kaz ve çeşme resimleri koymak gerekiyordu.
En çok da Hayvan Pazarı uğraştırmıştı zira hangi hayvan? Haydi herhangi bir hayvanın resmini koymak
mümkündü de Pazar gününün resmi nasıl konurdu?
Neyse onu da halletti sonunda hp amblemi ile.
Kısa süre sonra görev tamamdı.
Büyük bir sevinçle İzzet Bey’in huzuruna çıktı.
-Müdüm görev tamam.
Müdür İzzet Bey bu görevi kısa süre içinde başarı ile tamamlamış olan
personeline sevgi ile baktı.
-Helal olsun sana Sıtkı. Çok çok teşekkürler.
Sonra Müdür İzzet Bey diğer personeli topladı ve onlara kısa bir nutuk attı.
-Arkadaşlar ! Değerli mesai arkadaşımız Sıtkı Çalışkan, kendisine vermiş
olduğumuz görevi hakkıyla yerine getirerek soyadının hakkını vermiş ve müdürlüğümüzün
medar-ı iftiharı olmuştur. Şimdi bu azimli, yüreği vatan aşkıyla dolu
kardeşimizi hep birlikte alkışlayalım.
Alkışlama faslı bittikten sonra Müdür İzzet Bey devam etti:
-Haydi arkadaşlar. Şimdi hep birlikte Sıtkı kardeşimizin hazırladığı tabelaları
görmek üzere atölyeye gidelim ve tabelalar asılmadan önce onları ilk görenler
biz olma bahtiyarlığını yaşayalım doya doya.
Hep birlikte atölyeye geçtiler. Sıtkı beş- on masa üzerine yaymıştı tabelaları.
Personel tabelalara büyük bir hayranlıkla bakıp takdirlerini dile getirdiler.
-Muhteşem. Tek kelimeyle harika.
-Olur da bu kadar güzel olur. Ellerine, yüreğine sağlık Sıtkı.
-Maşallah sübhanallah.
-Adam tabela değil sanat eseri yapmış adeta. Helal olsun.
-Ay bayıldım vallahi. Şehrimiz bu
tabelalarla daha da güzel bir görüntüye kavuşacak
-Emeğine, yüreğine sağlık Sıtkı. Bravo
Hiç bir Allah’ın kulu ‘’ Ulan bu ne? ‘’ Diye bağıran ve sinir krizleri geçiren
müdür İzzet Bey’i duymuyordu bile.
(
Mother Full Fel Bee başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
9.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.