Kayıtsızlığın zirvesinde bir boşluk
payıma düşen oysaki içimdeki s/onsuzluk duygusunu paylaşmaktan öte bir amacım
yok ve ıssız yollardaki ulvi duygular: sancılı ve sanrılı bir hayatın iz düşümü
iken sessizliğin gürültüsü elbet yürek çarpıntısına eşlik eden nice duygu en
çok da ölümle eşleşen kaygılar.
Kocaman bir parantez açtım bu gün ve
içimde ne var ne yok tek tek yığdım içerisine ve açık kalan kapıdan sadece
süzüldüm çünkü beni bekleyen başka kapılar vardı ve ben geride açık kalan o
kapıdan ümit beklemiştim bunca zaman çünkü metanetim ve asaletimle sapasağlam
ayaktaydım üstelik beni çökkün görenlere inat ben aşka ve inancıma biat mademki
sadıktım Mevla’ma ve içimdeki çocuğa tıpkı senin geride bıraktığın gibi baba:
ben hala ayakta kalmayı başarmıştım işte.
Frapan sözcükleri gömdüm derine tıpkı
en derine gömdüğüm sayısız şüheda anı gibi ve acının getirisi iken yalnızlık ve
aşkın tohumu iken inanç…
Yalnızlığıma sahip çıkan biri var
çünkü ve ben hep birileri bana sahip çıkacak diye beklemişken bir ömür.
Çınarımdın sen sonra gittin ve cılız
bir fidan olarak sadece zayıf kökümle ait olduğum topraktan bir yerlere de
gidemedim işte.
Gidenler vardı uğurlamak aklımdan
dahi geçmezken.
Gelenler var sandım ama asla
tokalaşamadığım yaban eller.
Gidenlerdi madem acının kökenine
sadık ve gidişlerini hayra yormadım gel gör ki her şerde de bir hayır vardı
elbet hayır, diyemediğim.
Sandım sadece sandım içine
saklandığım sandığın kapısı da illa ki kapalıydı ama yüreğim açıktı ve temiz ve
temenni ettiğim hiç kimse kalıcı olarak girmedi yüreğime: sadece geldiler ve
geçtiler ve kalıcı olanların yolunu g/özledim de g/özledim bir ömür ve işte
nihayetinde infilak etti ruhum ve bu gün, benim miladımdır, baba tıpkı senin
öğrettiğin gibi ve unutmaya yüz tutmuş çok şey yeniden gerçek kimliğine kavuştu
baba: tıpkı benim ve içimin gerçek olduğu kadar üstelik içimden geçen herşeyi
bilfiil dışarı yansıtma arzuma yenik düşüp de bir ömür nihayetinde Yaratan
tarafından kabul gördüğüme kani olduğum…
Sandığım çok şey ve inandığım çokça
insan elbet sahici olmadıkları bir bir çıktı gün yüzüne en çok da içimdeki
sevgiyi salmışken evrene sonunda kendime eriştim, baba aslında defalarca
kendimi arayıp bulduğum ama sırf başkaları için kendimi en arkaya ittiğim…
Meğerse en çok değer vermem gereken
sadece ben imişim üstelik kubbelerden taşan rahmet ve okyanuslar açan yüreğimin
de iz düşümü iken kendime duymam gereken sevgi ve inanç elbet öncesinde arayıp
da Mevla’mı bulduğum…
Mevla’mı bulmama binaen her şey zaten
seyrini değiştirmişken ve ben sadece O’na layık bir kul olmak adına kendimi
deli gibi sorgulayıp her yanlışı da üstüme alındığım gel gör ki; benim asla
yanlışım yokmuş, baba.
En çok da senin öğrettiklerin
akabinde annemin ve ben illa ki her birine tüm değerlerime sahip çıkıp da sevdiklerimi
sahiplenme arzusu en çok da onay görmek adına canhıraş uğraş verdiğim ve onay
görmek adına kendimden vazgeçtiğim ya da kendimi her şeyin ve herkesin
gerisinde bıraktığım…
Gerisin geri de kaçtığım hayat, baba
ve her müşküle düştüğümde yüküm artarken ve meşgule verdiğim mutluluk oysaki
ben huzur ve inanç okyanusunda kulaç atarken anlamadım bile neden birileri
tarafınca yok sayıldığımı ama yok saymayan biri hep mevcut idi üstelik ilk
günden beri.
Yapmadığım her yanlış için
sorgulandığım…
Her doğrumsa yanlış addedilirken…
Ağır ceza mahkemesi ise aralıksız iş
başındayken ve nöbette geçen ömrüm gecem gündüzüm ve ben tüm insanlara ve
sevdiklerime ne kadar sadık olursam olayım zaman zaman itildiğim ve
örselendiğim ve nefislerine hizmet eden tüm kötülükleri de beyaz ve masum ve
temiz olarak lanse edenler.
Kendi beyazımdan şüpheye düşmüşken
hele ki son zamanlarda acımasızca yargılandığım ve nerede ise tüm cihanın
suçunun üstüme atıldığımı ve suçlandığım o mecliste bildiğim ve asla idrak
edemediğim tek suçum:
Benden başka birilerini illa ki
kanıksayıp kayıtsız şartsız güvenip sevmişken aralıksız sallandırıldığım
darağacı.
Güme giden çok şey var günümüzde baba
hele ki sen gittikten sonra hele ki içinde bulunduğumuz çağda.
Birileri illa ki zan altında kalan.
Aklımızdan geçenlerden bile şüphe
duyduğumuz en çok kendimizden ve sevgimizden şüphe duyup ilk olarak kendimizi
başkaları yerine ve başkaları adına cezalandırdığımız…
İnancın dahi sorgulandığı bir çağ.
Sevginin heba edildiği.
Kadına ve çocuğa yapılan şiddet ve
zulüm ve birileri mercek altında birileri zan altında ve herkesin birbirinden
şüphe ettiği nihayetinden insanın kendinden emin olamayıp sırf birileri ikiyüzlülükle
beslenirken an gelip kendimizi kendimiz iken yerin dibine sokan.
Zor zamanlardan geçiyor insanlık ve de
ülkemiz.
İnsanlar o kadar değişken ki bu
yüzden her gördüğümüzü gerçek bilip bir de inanıp güvenirken nihayetinde oklar
bizi hedef alıyor lakin bu sadece bir ihtiyaç:
Birilerine inanıp da güvenmek ve
sevmek ve paylaşmak ve inan ki; senin gittiğin zamanı çok özlüyorum çünkü
insanlık git gide çamura batmakta bu da yetmezmiş gibi birbirine illa ki çamur
atıyor ve kurunun yanında yaş da yanıyor.
Bunu uzun zaman kabul etmek istemedim
bu yüzden asla da benzemeden birilerine sadece insanlığımla ve doğrularımla ve
bitimsiz sevgimle iz düşmek istedim evrene ve düştüm de izimi ama çok kere de
yere düştüm yetmedi gözden düştüm ama nihayetinde ayakta kalmayı başardım bir
şekilde.
Birileri beni sevsin beni kabullensin
diye beklediğim onca zamandan sonra anladım ki; bana yetecek olan yine benim en
başta O’nun tarafından kabul görmek adına savunduğum tüm değerlerin yine sadece
O’nun tarafından kabul görmesi ve bunu bir şekilde hissetmem.
Dünyanın bir cennet olmadığı aşikâr
bu da yetmezmiş gibi içimdeki cenneti yok saymama vesile olanlar yüzünden çok
uzun bir süre inanılmaz acı çektim ama düştüğüm yerden kalkmayı da bildim her
sefer elbet sadece O iken bana sahip çıkan ve dayanma gücü veren.
Tarafınca ihanetine uğradığım sürüsü
ile insan üstelik yakınımda ya da uzağımda ama kabul görmek için artık
mızmızlanmayacağım üstelik yeteri kadar beni kabul eden insanların da
mevcudiyetine bir şekilde vakıfım yoksa an itibari ile bu satırları yazıyor ve
gülümsüyor olamazdım, baba.
Renklerim saklı içimde elbet doğamdan
gelen.
Siyahı da seviyorum zaman zaman çünkü
aydınlık kalmama illa ki vesile.
Ve zıtlıkları da kabullendim artık
nihayetinde kendimi sevmeme vesile oldular.
Ve kötülerden hatta olumsuzluklardan
nefret dahi etmiyorum çünkü biçimlenecek nefret duygusu aslında cehennemi yaşamak
bu yüzden sadece haz etmiyorum ve uzağındayım gölgelerin ve münafıkların bir de
inançlı ve sevgi dolu olduklarını haykırıp da maskelerini saklayanlardan uzağa
kaçıyorum ve kalp gözüm sayesinde bir şekilde ayırdına varıyorum insanların ve
içlerindeki niyeti bir şekilde hissedip kendimi iyi kötü koruyorum ama
biliyorum da beni sonsuza kadar koruyacak olan İlahi Güç sayesinde daha da çok
yol alacağım.
Değerlerim.
Akla zarar bitimsiz sevgim ve coşkum.
İnancım.
Ara sıra ivme kaybetse de saklı
tuttuğum umudum.
Her halükarda yaşıyorum baba ve
nihayetinde kendimle uzlaşmayı başardım sayılır ama bitmeyen de bir yolculuk
üstlendiğim ve kısa molalarla yola devam ettiğim…
Anlayacağın seninle yeniden
buluşacağımız güne kadar yapmam gereken çok şey var üstelik kendimi sevmek için
de sayısız sebebim ve içimdeki sevgiyle yazma aşkımın arasındaki korelasyonu da
hesaba kattık mı daha da yazacak çok şey var bu yüzden bol bol da zamana
ihtiyacım var elbet O, izin verdiği süre boyunca bu yüzden seninle
görüşeceğimiz güne kadar ara ara yazacağım sana tıpkı önceden olduğu gibi.
Emanetlerine sahip çıkıyorum baba ve
seni ve tüm sevdiklerimi Allah’a emanet ediyorum.
Seni çok sevdiğimi ve özlediğimi
sakın unutma.
Üstelik Allah’tan sonra beni en çok
da sen sevmiş iken…