Bir kaç yıl önce Hollanda televiyzon kanalının birinde Hollanda’da sığınmacı olarak yaşayan Uygurları görmüştüm. Tartışma programıydı galiba, Uygurlar Çin’deki yaşadıkları zulmü anlatıyorlardı. “Hayırdır, hangi dağda kurt öldü acaba ?” diye merak etmiştim.
O günden sonra defalarca
Hollanda medyasında Uygurlar hakkında haberlere yer verildi. Sistematik bir
şekilde Uygurlara uygulanan zulm, işkence, assimilasyon ve benzeri haksızlıklar
işlendi. Bir grup Uygur, Çin devletini soykırımı uyguladığı gerekçesiyle mahkemeye
verdi. Daha sonra gelişmeler hızlandı, Hollanda devleti Çin Halk Cumhuriyetini soykırımla suçladı ve ardından bazı Çinli
vatandaşlara insanlık suçu işlediklerinden dolayı yaptırım kararı aldı. Aslında
Uygurlara yapılan zulm için sadece Hollanda yaptırım uygulamadı. AB, İngiltere,
Kanada ve ABD’de Uygur soykırımını tanıyıp uygulama kararı aldılar.
Hem etnik hem de dini
olarak kardeş halk olan Uygurlara yapılan zulm, işkence hatta soykırımın
tanınması, Çin Halk Cumhuriyetine dur denmesi elbette çok güzel bir gelişme. (Gönül
isterdi ki, bu konuda Türkiye herkesten
önce davransaydı. Maalesef, bu konuda sınıfta kaldığımız apaçık ortadadır.)
Herşeye rağmen Batının
Uygur ilgisini halen anlamış değilim. Batı maalesef müslümanlara yapılan zulm, işkence, baskı
veya soykırım konususunda şimdiye kadar hep dengesiz davranmıştır. Özellikle
Hollanda devletinin tavrı anlaşılır gibi değildir. Mesela Yugoslavya
dağıldıktan sonra Bosna-Hersek’te Boşnaklara yapılan toplu katliamlar
karşısındaki dengesiz tutumu halen unutulmuş değildir. BM’e bağlı Hollandalı
askerlerin komutanı, korumakla görevli
olduğu 8000 Boşnak’ı Sırp kasaba teslim edip kasapla beraberce kadeh
kaldırabilmiştir. Evet, Hollanda devletinin tarih sayfasındaki kocaman siyah
lekelerden sadece biri olan Srebrenica katliamından bahsediyorum!
Hollanda devletinin
müslümanların çektiği ızdıraplara karşı tutumu tamamen ticari ve siyasi çıkarlara dayanıp insani
yönü bulunmadığını düşünüyorum. Bir misal daha! Ermeniler, Azerileri katledip
topraklarının büyük bir bölümünü yıllarca işgal etmişlerdi. İşgal edilen
topraklarda yaşayan bir milyondan fazla Azeri yıllaca mülteci olarak yaşam
mücadelesi verdi. Bu haksızlık karşısında Hollanda maalesef sessiz kalmayı
tercih etti.
Ne zaman Azerbeycan, işgal
altındaki topraklarını geri almaya başladı, Hollanda sessizliğini bozdu. Azerbeycanın haklı olan
davasına itiraz etmeye başladı. Olayı saptırarak, Azerileri savaş suçu işlemekle
suçladılar. Azerbeycan’a hatta Türkiye’ye bile bu gelişmeden dolayı yaptırım
uygulanmasını savundular. Türkiye, Azerbeycan’a neden yardım etmişmiş!
Meramımı anlatmak için iki
misal yeter sanırım. Sahi, Batı’nın Uygurlara olan ilgisi neden kaynaklanıyor?
Kendi topraklarında
yaşayan ve çoğunun kendi vatandaşı olan müslümanlara toplumda yapılan
haksızlıkları görmezden gelen Batı devletlerinin Uygulara olan ilgisi tam anlamıyla: “hayırdır?”
dedirtecek bir seviyededir. Misal Fransa!
Son aldığı kararlarla müslümanlara baskı uygulayan Fransa’nın da Uygurlara
yapılan zulmü kınaması kadar garip bir şey olamaz. Evet, Fransa! Cezayir’de bir
milyondan fazla müslümanı katledip ve bundan halen pişmanlık bile duymayan
Fransa’nın Uygur soykırımına olan ilgisi
tamamen duygusal değildir de nedir?
Batı’nın Uygurlara olan
ilgisinin ne tarihi, ne dini ne de etnik
bir izahı vardır. İlgi, insaniden ziyade
çıkarla izah edilebilir kanatindeyim. Çin’in ekonomik, siyasi ve askeri olarak
ilerleyişinden endişe duyan Batı, Uygurlar üzerinden Çin ile hesaplaşacaktır
diye düşünüyorum. Bir attığı taş ile en az iki kuş vurmayı prensip edinmiş olan
Batı’nın başka hesaplarından biri de Doğu Türkistandaki yer altı zenginlikleri
olabilir.
Kısacası, Batının
Uygurlara olan ilgisi pek hayra alamet değildir. Umarım bu konuda yanılıyordurum!
Abdullah Konuksever