BIRAKIN GEÇMİŞ GEÇMİŞTE KALSIN, YOKSA
BİZİM DE ANLATACAKLARIMIZ VAR.
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak
savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Yukarıdaki dizeleri, bu dizelerin Çanakkale
Savaşları şehitlerimiz için Mehmet Akif Ersoy tarafından yazıldığını bilmeyen
yoktur mutlaka. Ancak bu dizeler bazen Çanakkale şehitleri dışındaki bazı
şehitlere o kadar uyar ki hayret edersiniz.
Mesela 23 Kasım 1970 de şehid edilen Dursun Önkuzu’ya
Evet, Türkiye’de yediden yetmişe herkes Devrimci Deniz Gezmiş’i tanır ama Ülkücü Dursun Önkuzu’yu sadece Ülkücüler tanır,
bilir. ( Hoş şimdilerde Ülkücülerden dahi Deniz Gezmiş’i bildiği halde Dursun
Önkuzu’yu bilmeyenler var ya neyse..)
Devrimci Deniz Gezmiş 6 Mayıs 1972 de zamanın kanunları mucibince, o dönem TBMM’nin ( ki
bugün arkasından göz yaşları döken CHP nin o zamanki millet vekilleri de büyük ölçüde dahildir buna) ‘’ İdamı caizdir’’ demesi yüzünden diğer iki arkadaşı ile ( Yusuf Aslan, Hüseyin İnan) idam edilmiştir.
Yani en azından görüntüde hukuka uygundur bu üçünün idamı. Devletin o günkü
kanunları da o gün için bu ülkenin milletinin vekilleri de idamlarını uygun görmüşlerdir.
Bu üç arkadaş ölmeden önce dini telkin istememişler, ağızlarından kelime-i
şehadet dökülmemiş ama yine de şehittirler(!) Devrim şehitleridir(!) Evet, dinin şehitlik mertebesini tarif
ederken kullandığı hiç bir argümana uymasalar da, Devrim şehitliği gibi bir
şehitlik türü olmasa da şehittirler(!) Hatta bugün Allah’a dine, ahiret gününe,
cennete, cehenneme, dolayısıyla da şehitlik gibi bir kavrama asla inanmayan pek çok Allahsız kitapsız nazarında bile Devrim şehitleridir. (Dinsizlik ve şehitlik
kavramlarını nasıl içlerine sindiriyorlarsa artık.)
Yok yok yanlış anlaşılmasın Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Devrim Şehitleri
olduğuna inananların hepsi dinsizdir imansızdır dersem ben kafir olurum zira
onların şehit olduğuna inananlar arasında oldukça dindar insanlar vardır.
Dindar insana kafir diyen de kendisi kafir olur.
Yahu beş vakit alnını seccadeden kaldırmayan nice hatunlar ve beyefendiler
bilirim ki Yılmaz Güney’i, Ahmet Kaya’yı bile sorun onlara ‘’ Şehit’’
derler. O derece yani...
Evet, Deniz Gezmiş, diğer iki arkadaşıyla darağacında can verdi. Ancak o gün bu
gün öylesine reklamları yapıldı ki bugün ben bile onlardan ‘’ Darağacında üç
fidan’’ diye bahsedilince artık eskiden
olduğu gibi ‘’ Ne üç fidanı, üç terörist’’ Diye ayağa fırlamıyorum. Dahası
arkalarından dua ediyorum ‘’ Devirleri daim olsun, Işıklar içinde uyusunlar.’’
Diye.
Evet, özellikle Deniz Gezmiş...
Yahu Allah sizi inandırsın veya
inanmazsanız Edebiyat Defteri sitesinde görün; Deniz Gezmiş’e ait olan ‘’Arkanızdaki
Duvarda Adalet Yazıyor da Ona Gülüyorum’’
Başlıklı bir yazım 20.000 in
üzerinde okunma sayısına ulaştı.
Yani Deniz Gezmiş hâlâ iyi reyting yaptırıyor insana. Bana bile...( Bu sitede siyasi
yazı yazmamak uğruna o yazıyı buraya taşımadım. Aslında siyasi bir tarafı da
yoktu. Ülkemizde geçmişten bu yana İdam edilenlerin son sözlerinin ne olduğunu
anlatmıştım.)
Bu ülkede zaten Deniz Gezmiş ve bir de
ekmek almaya giderken güneşi getiren(!) Berkin Elvan’ı göklere çıkartırsanız Nobel’e
aday bile olabilirsiniz... Dursun Önkuzu ya da Yasin Börü’den bahsederseniz de
faşist olursunuz.
Peki Deniz Gezmiş terörist miydi?
Bizim zamanımızda terörist diye bir kelime yoktu. Onun yerine ‘’Anarşist’’
vardı. Peki anarşist miydi? Hem de
iliklerine kemiklerine kadar... O günün
gençleri sağcı olsun solcu olsun anarşistti zaten. En az %70 i anarşistti.
Bugünkü manada terörist miydi peki? Evet ya da hayır demeyeceğim. ‘’ Kişi sevdiği
ile beraberdir.’’ denir ya bir hadiste. Ya da ‘’ Bana arkadaşını söyle sana kim
olduğunu söyleyeyim’’ O kuşaktan, o davanın militan kadrosundan hayatta olan
kim var? Ertuğrul Kürkçü.
Ertuğrul Kürkçü bugün nerede? HDP de...
HDP nin eş başkanı.
Eğer Deniz Gezmiş’ten Mahir Çayan’a,
Mahir Çayan’dan Ulaş Bardakçı’ya Erdal Eren’e vs. Hepsi idam edilmeseler de
şu an hayatta olsalardı bugün onlar da Ertuğrul Kürkçü ile aynı yerde
olacaklardı. Bundan emin olabilirsiniz. Zira dikkat ederseniz Deniz’leri, Mahir’leri onlar herkesten daha fazla
seviyorlar.
Evet, Dursun Önkuzu dedik ama Deniz Gezmiş’in reytingi sebebiyle ona dönemedik.
Dursun Önkuzu...
1948 Tokat- Zile doğumluydu
Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulunda öğrenciydi.
Ülkücü görüşe sahipti.
Okulunu 20 Eylül 1970 de karşıt görüşlüler işgal ettiler.
Dillerinden ‘’Barış, Sevgi, Özgürlük, Adalet’’ Kelimelerini düşürmeyen sevgi
pıtırcıkları Ankara, Yüksek Teknik Öğretmen Okulunu işgal ettiler.
Tam üç gün üç gece işkence yaptılar Dursun Önkuzu’ya
Hani bir söz vardır ‘’ Şerefsizliğin de bir şerefi vardır’’ Diye, ona işkence yapan şerefsizlerde, şerefsizlerde
olan kadar bile şeref yoktu.
Bisiklet pompasıyla hava basarak, ciğerlerini parçaladılar.
Sonra okulun penceresinden aşağıya attılar cesedini.
Şehid oldu Dursun Önkuzu.
Vallahi de billahi de şehid oldu.
Şehadetine şahitlik ederim Rabbimin huzurunda.
Videoyu seyredin, 3.15. Dakikadan sonra siz de şahitlik edeceksiniz. Zira 26 Kasım 1970 de tabutundan çıkarılıp
toprakla buluşturulacağı anda kefeninden
dışarıya sızan kanı sizler de göreceksiniz.
Kimin mezara konarken yarasından kan gelir?
Canlı olanın. Ölü birinin naaşı
öldükten üç gün sonra kanar mı hiç?
Ne diyordu yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim?
“Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma,
hayır, onlar diridirler, Rab´leri katında rızıklanmaktadırlar.” (Âl-i
İmrân Suresi 169. Ayet )
Hadis ne diyordu peki?
“Müslümanlardan bir şahıs, deve sağılacak kadar bir süre bile Allah yolunda
cihad ederse, cennet onun hakkı olur. Allah yolunda yaralanan veya bir
sıkıntıya düşen kimse, kıyamet gününde yaralandığı gün gibi kanlar içinde
Allah´ın huzuruna gelir. Kanının rengi zağferan gibi kıpkırmızı, kokusu da misk
kokusu gibidir.” (Ebû Dâvûd, Cihâd 40; Tirmizî, Fezâilu´l-cihâd 21)
Dursun Önkuzu da 26 Kasım 1970 de Tokat’ın Zile ilçesinde toprağa verilirken
Rabbinin huzuruna aynen hadisteki gibi yarasından akan kanlarla gidiyordu.