‘’Kan var bütün kelimelerin altında
Unutulmadık bir gün olabilir bugün
Bir çeşme gibi akabilir Cumartesi
Çığlığındaki sessiz harfler
Dün gecenin ağırlığıdır
damarlarında…’’ (C. Süreya)
Tedirgin bir imleç mahiyetinde gün
Derli toplu hüznümü koydum köşeye
Maviden damarları kuşların
Matemle örtüşen sesleri martıların
Bir yıldız olup da toplarken
eteklerimi
Temenni ettim içimden
Layığı ile bir Cumartesi olsa keşke
her gün.
Sözcüklerim boğum boğum
Külyutmaz yetilerinde günün
Bazen bir demir gibi dövdüğüm
Kurşun ağırlığında olsa bile yüküm
Ne ki, neyden ibaret olmak değil
üstümden
Dökülen sözcüklerle
İçimden geldiği gibi inşa ettiğim
Cumartesi.
Yalnızlığın türküsü mü yoksa?
Yakılan ağıtlarda saklı acıların
şeceresi?
Lal notalar ıssızlığa müptela
Şehir ve sakinleri ise Cumartesiye:
Yandaşı günün daha yol var yarına
Tüküren bir imgede saklı adeta
Bilinmezin terennümü:
Ah, yok mu o dik yakalı şiirler ve
şehir
Aşka tutsak gölgeler
Yalnızlığı aşkla giydiren için için.
Dertlenen sevdanın yakamozlarında
Şiirler açar ve söner
Ömür geçer ve geçiştirmez aşkı
Tur atan sözcükler
Cumartesiye bitişik bir hane adeta
Göğün kodaman bulutları
Arka cephesi yalnızlığın
Bir Pazarda mıdır devamı hüznün?
Şehir ışıkları sönmeden
Gitme dizimin dibinden Cumartesi
Fısıltılar bahşeden tedirginliğim
Lakayt bir gölgeden fazlasıdır içimde
saklı olan
Baş eğdiğim yalandır ömre
Sadece boyunduruğunda ümidin
Varsın ket vurulsun içindeki
zembereğe
Aralıksız dönenir eteklerim ve
yüreğim
Künyemde saklı güleç bir sembol
Aşka ihanet eden hafta içi ne ki
Cumartesi oldu mu bir kere önüme
serili…