Çanakkale’de Bir Türk Kartalı: Pilot Üsteğmen Ali Rıza Bey.
ÇANAKKALE’DE BİR TÜRK KARTALI: PİLOT ÜSTEĞMEN ALİ RIZA BEY.
Türkler gerçekten de çılgın bir millettir. Mesela dünya tarihinde ilk kez bir
savaş uçağını tüfekle düşürenler Türkler olmuştur.
Evet Trablusgarp Savaşı henüz tam başlamadığı ama suların iyice ısındığı 1911
yılında Havadan Türk Birliklerini gözetleyen ve hakkımızda rapor tutmaya
çalışan İtalyan Richardo Moizo idaresindeki Nuiport adlı(Veya Nulport tipi )
Savaş uçağını yerden ateş ederek düşürenler Türkler olmuştur. ( Bu uçak aslında
bir keşif uçağıdır. Savaş uçağı değil. ) Peki kimdir bu kahramanlar? Her halde
daha sonra uçağın başında poz veren Fethi Bey ( Okyar) Adnan Bey ( Adıvar ) ve
Muhittin Bey olsalar gerek.
Türklerin daha sonra I. Dünya Savaşında Kut-el Amare Savaşında da tüfek
atışıyla düşman uçağı düşürdükleri malumdur.
İyi de yahu neden tüfekle vuruyoruz ki? Bizim Savaş uçağımız yok muydu?
İşte bu soru önemlidir zira Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalandığı 1918 de
ve uygulamaya geçildiği 1919 yılı başlarında yüzden fazla Türk Bayrağı taşıyan savaş
uçağını düşmana teslim etmişiz onlar da Yeşilköy’de bağlamışlar uçakları. Yani
uçağımız var. Var olmasına var ama hepsi Alman savaş uçakları aslında. Ya satın
almışız ya da müttefikleri olduğumuz için bizim barağımızla gök yüzünde
uçmalarına izin vermişler.
Ancak ben sizlere tabii ki Türk Hava Kuvvetlerinin tarihçesinden
bahsetmeyeceğim.
Evet, Çanakkale’de bir Türk pilotunu anlatacağım ama Çanakkale’den bir kaç yıl
sonra Kurtuluş Savaşında yaşadığımız bir çılgınlığı anlatayım önce. ( Aslında
yeni yetişen nesil daha çok okusa keşke bu kahramanlık anılarını.)
Evet Kurtuluş Savaşı Yılları... Orgeneral Muzaffer Ergüder hatıralarında
anlatıyor:
"Batı Cephesi’nin ilk tayyare birliğini oluşturmaya çalışan on beş, yirmi
havacı subay ve teknik personelin Konya’dan getirdikleri birkaç eski tayyareyi
tamir etmek için yaptıkları çalışmaları dikkatle izliyordum. Bir gün, bir
tayyarenin kanat bezine fırçalarla bir sıvının sürüldüğünü görmüş ve bunun ne
olduğunu sormuştum. Alınlarından terler akan bu personel, şöyle cevap verdiler:
"Efendim, işe yarayabileceğini umduğumuz tayyarelerin kanat ve gövde
bezleri basıncın etkisiyle gevşemiş ve özelliklerini kaybetmişlerdir. Bunların
ancak emayit denilen bir sıvı ile gevşeklikleri giderilebilir. Bizim emayitimiz
yoktur. Aklımıza şöyle bir çare geldi. Patates suyu, yumurta ve paça suyunun
karışımından elde edeceğimiz sıvı, belki emayitin yerini tutarak, gövde
bezlerine gerekli olan özelliği kazandırabilir. İşte şimdi bu işleme
başladık."
Akıl alacak şey değildi emayıt yerine paça suyu, patates suyu ve yumurta
kullanmak ama Türk her zaman en olumsuz şartlarda bile kendince çözümler üreten
bir milletti ve işte o kanatlarına paça suyu, patates suyu ve yumurta sürülen
uçaklar bakın neler yaptılar:
Mesela Konya’da başlayan Delibaş Mehmet isyanında isyancıların anasını ağlattı
bu pilotlar ve maalesef Kurtuluş Savaşımızın ilk havacı şehidi de bu olayda
verildi. 3 Ekim 1920 de pilot üsteğmen İbrahim Ethem şehit düştü.
[ Arzu eden, metnini benim yazdığım aşağıdaki videodan görsel olarak da
izleyebilir veya şu linki tıklayarak seyredebilir: [https://www.youtube.com/watch?v=ldDWMIpmC9U
]
Şimdi makarayı geri sarıyor ve başlığımızdaki Üsteğmen Ali Rıza’ya geçiyoruz.
Efendim I. Dünya Savaşı başladığında özellikle de Çanakkale Cephesi açıldığında
haliyle Türklerin de Savaş uçağına ihtiyacı olur. Olmasına olur da Fransa’ya
daha önce ısmarladığımız 12 uçağın gelmesi artık mümkün değildir. Bize Savaş
uçağı verebilecek tak devlet Almanya’dır.
Nitekim de öyle olur. Ancak bu uçaklar neyle gelecek?
Bulgaristan Romanya Ve dahi Macaristan ‘’ Benim kara yolumu kullanamazsın.’’
Diyor. Almanya da ‘’ Ben uçakları Macaristan’ın Güneyindeki Mehedya şehrine
kadar getiririm gerisine karışmam. Oradan gelir alırsınız’’ Diyor.
Bunun üzerine bizim hükumet Mehedya’ya Üsteğmen Ali Rıza- Üsteğmen Hasan
Tahsin- Üsteğmen Abdullah ve Üsteğmen
Ali adlı dört pilotumuzu gönderip onlara
‘’ Binin uçaklara alıp getirin.’’ Diyorlar.
Yanlış anlaşılmasın bu bahsettiğimiz pilotlarımız Almanya’da sadece 15- 20 gün
uçuş eğitimi almışlar hepsi o.
Bu pilotlar gidiyor ama garibanlar bir de orada beş parasız kalıyor mu? Neyse
telgraf rica filan derken bunlara 500 Tl tahsisat çıkıyor. ( Neticede
benzin bedava değil tabii ki )
Bizimkiler atılıyorlar uçaklara ve uçakları Yeşilköy’e indiriyorlar.
Yeşilköy’deki Uçuş Okul Komutanı Alman Yüzbaşı Serno’nun aklına geliyor bu
kahraman pilotların ödüllendirmesi ve onun ricalarıyla bu komutanlar
ödüllendiriliyor. Ödül olarak her biri bir üst rütbeye yükseltiliyorlar 31
Aralık 1915 de.
Oysa bu subaylardan en az ikisi daha önce ödüllendirilmeydi.
Mesela yine Almanya'dan satın alınması şart olduğu halde Savunma Bakanlığının ‘’
gerek yok’’ diye satın almadığı on iki deniz savaş uçağı meselesi vardı..
Evet Deniz Kuvvetleri ‘’ Denizden havalanabilen ve denize iniş yapabilen savaş
uçaklarına acil ihtiyaçları olduğunu bildirmelerine rağmen bizim Genelkurmayın
karacı damarları kabarmış ve ‘’ Gerek yoktur.’’ Demişlerdi.
Sonunda güç bela üç tanesinin alınmasına karar verildi ve bu üç uçağı getirme
işinde de rol oynadı Ali Rıza Bey.
Mehedya’ya gitti. Orada deniz uçaklarının altındaki denize konmada
kullanılan aparat sökülüp uçaklara bisiklet tekerleği gibi tekerlekler monte
edildi ve bu uçaklar o haliyle Türkiye’ye getirildiğinde ödüllendirmemişlerdi
Üsteğmen Ali Rıza beyi
Ama?
Ama bu saydıklarımdan da önce 30 Ekim 1915 de bir İngiliz Savaş uçağını kendi
uçağı ile düşürüp tarihimizde ilk kez bir düşman savaş uçağı düşüren pilot
olduğu zaman bile bir üst rütbeye yükseltmemişlerdi Üsteğmen Ali Rıza’yı.
Evet Üsteğmen Ali Rıza 30 Ekim 1915 de rasıtı ( gözcüsü) teğmen İbrahim Orhan
ile keşif uçuşuna çıkmıştı. Bu uçuş sırasında Çanakkale Boğazı girişinde bir
düşman savaş gemisinin karaya oturduğunu görünce bu gemiye ateş açtı. Ancak az
sonra gökyüzünde bir İngiliz Savaş uçağı belirdi.
Üsteğmen Ali Rıza yaptığı atışlarla bu İngiliz uçağını düşürdü
Ancak?
Ancak Çanakkale Savaşlarında da Kurtuluş Savaşında da bulunmuş olan emekli
Orgeneral Muzaffer Ergüder'in hatırlarına göre o gün bir Türk savaş uçağı beş
uçaktan oluşan bir düşman filosunun dört uçağını tek başına indirmiştir.
Sonra?
Bu kahraman Türk Pilotu ile ilgili rastlayabildiğim kayıtlarda onun 1916 da
Kafkas cephesi 7. Tayyere Bölüğüna atandığını Bu cephede Vehip Paşa ile ters
düştüğü için uçuştan men edildiğini. Kendisinin ta 1920 Nisan başlarında tekrar
sadrazamlık makamına getirilen Damat Ferit Paşa’ya bizzat çıkarak mağduriyetini
dile getirdiği ve tekrar uçuş görevi aldığı yolunda bazı bilgilere eriştiysem
de sonrası yok maalesef.
Ha bir de pek çok kaynakta soyadından Göker diye bahsediliyor. Yani en azından
1934 Yılındaki soyadı kanununa kadar yaşamış görünüyor ama bu arada karşıma bir
başka Ali Rıza Göker daha çıkıyor ki O Ali Rıza Göker ile Çanakkale kahramanı
Ali Rıza Bey çok birbirine karıştırılmış.
Maalesef millet bir şey bulunca gözlerini açarak değil kapayarak bakıyor.
Şehit başçavuş Ali Rıza Göker her şeyden önce 1914 doğumlu yani 1915 yılında henüz 1 yaşında. 1 Yaşında
bir bebek de haliyle uçak filan düşüremez. O halde 16 Nisan 1944 de bir
tatbikat esnasında şehit düşen Hava Pilot Başçavuş Ali Rıza Göker’in Çanakkale
Kahramanı Ali Rıza Göker olabilmesi mümkün değil öyle değil mi? Ama gelin
görün ki 1944 de vefat eden Rahmetli
şehit başçavuş Ali Rıza Göker’in memleketi olan Aksaray bile Çanakkale
kahramanı Ali Rıza Bey’in memleketi olmuş.
Yani özetle Çanakkale Kahramanı Üsteğmen ( hemen sonrasında Yüzbaşı ) Ali Rıza
bey ile ilgili elimizde çok fazla bir bilgi yok yukarıdaki bir kaç resim
dışında.
EVET ŞİMDİLİK KAYDIYLA BİTTİ. İLERİDE
KARŞIMA YENİ KAHRAMANLAR ÇIKARSA ( Kİ MUTLAKA ÇIKAR ZİRA NE ÇANAKKALE’NİN NE DE
BU ÜLKENİN KAHRAMANLARI TÜKENİR) YENİDEN YAZARIZ İNŞALLAH.
(
Çanakkale’de Bir Türk Kartalı: Pilot Üsteğmen Ali Rıza Bey. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
5/20/2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.