‘’hadi sen git beni yalnız bırak bu
akşam iyi değilim.’’(A. İlhan)
Bir düş örmeliyim
Hecelerin perçemine tanıdık bir renk
giyindiğim
Bazen başıbozuk iklimde savrulduğum
Anıldığım gibi değilim,
Andığı dününde saklı bir ümit iken
Yer eden kalbimde
En çok da dil yarası pekişen bunca
matem
Özümde saklıdır aşk ve gizem.
Bilinmezim lakin
Bilindik neyse dünümde kitli bir
yürek
Günü öğütsem ne ki
İklimin diline düşmüş bir yaprak
misali
Konamadığım o tepe
Kovamadığım hüznüm
Kaybolmaksa yoktur üstüme.
Şehrin etekleridir ayağıma dolaşan
Renklerin hulasası
Kırık bir yürekten arda kalan
Bir kırlangıç gibi uçuştuğum
Kıblesinde rüzgârın
Adeta toprağa gömüldüğüm
Hazin bir ömrün nesidir söyle nesi?
Söylediklerim ne ki
Tutuklu kaldığım bunca acının
külünden mi
Doğacağımı sanırsın?
Elbet nasıl da yanılırsın.
Şaibelidir peşime takılan gölgeler
Günyüzü bir aşk dilemedim hem
Ben çoktan geçmişken kendimden.
Keşifte bulunduğum her gece vakti
Savrulmuş uykumla düştüğüm yola
İnhisarında şiirin
Mahcup bir aşkla ettiğim veryansın
Artık alıp veremediği neyse bunca
insanın
Koruması mıdır şart koştuğum
melekler?
Göğe attığım her çentik ömürden
çaldığım
Düşlerin kavrulup da dibi tutarken
mutluluğun
Peçesinde saklı ölüm belki de geceden
arda kalan
Bir hüzün bir sitem
Adını koyamadığım artık ne dersen.
Mimoza bahçelerinedir özlemim
Gün ölü şiir diri
Ya, benden kalan geriye?
Sığamadığım yer gök
İçimde kalan onca ukde
Dikiş tutturamadığım madem bu ömürde
Söküğümden kime ne kime ne?
Lafügüzaf madem…
İndinde şehrin şairin siperi
Siması hecelerin
Şiar edindiği huzur lakin
Nerede saklıdır kim bilir?
Bir hasretse düne
Günde saklı koyu bir gölge
Vermişken muhtırasını ölümün
Yaşamakla iştigal olsam bile
Yetemediğim bir düzen
Yüzü çöken girift bir hece
Muhafaza edilesi masumiyet bile çok
gelir kimine.
Şakıdığım her gün
Tülün gerisinde kalan ne çok hüzün
Hüviyetim ne şair ne mutlu
Hürriyetim çoktan çalındı benden.
Bir kuşluk vakti aktığım
Sabahın yaladığı rüzgârla geceyi
kucakladığım
Sirenlerin iç acıtan haykırışı
Koştuğumsa ölüm günden hediye.
Maviden turnam.
Karaya çalan bunca gizem
Hüzün dilekçemi sundum madem
Katladığım onca yara yamadığım göğün
Sönük feri
Teyakkuzda geçen ömrün telaffuzu
Şiirden çok yanıktır içim
İçtiğimden ziyade içerlediğim
Bir gülsem solmak ne ki?