Zaman Vehimle Dolu!
Üstat Necip Fazılın dediği gibi
“Nur gibi günlerin kanına girdiler”
Kutsal olan insanı savaşla bitirdiler
Acıyı hapis ettik içimize hissedemedik
Bıraktık tüm suçları hakkın ulvi mahkemesine
Kapattık dünyanın üstüne bir kepenk
Acılarımız gönlümüzde birbirine denk
Suratımızda acıya dair bin bir imza
Gözyaşı döksek Nuh tufanına denk
Senin huzurunda sen silesin Rabbim Rahmetinle
Rabbim sen Nusret’ini gönderesin demet demet
Senden başkasında yoktur merhametle Rahmet
Kapandığımız dünyamız bize zindan
Kalmadı Rabbim ne insanlık ne vicdan
Kazandığımız bilmiyoruz ne biçim bir hevesti
Bunca zulme karşı bizden durduracak rüzgâr mı esti
Zulme seyirci kaldıkça Rabbim heveslerimizce kelepçelendik
Bakıyoruz trene bakan gibi dik dik
Bilemedik Rabbim aşkın tüm zulme olurken perde
Senden korkamadık hakkıyla bu dünyada bu yerde
Bizde varken verdiğin imanla o zalime karşı güç
Zalimler çoktu sayamadık sayısını bir iki üç
Neyi bekledik oturup seyrederken zulmü
Bekledik adım atmadan aydınlık sabahı
Aşılmaz duvar olduk koca şehirlerde
Terk ettiğimiz diyarla kalır dedik yerinde
Diyar bizdeymiş aydınlık sabah gönlümüzde
Verdiğin yüke yük eklediler sesimiz çıkmadı
Oysa birlik beraber iken biz hiç kimse yıkmadı
Satsak bu fazla yükü bir dirhem etmez pazarda kimse almadı
Bizde Rabbim boşa yüklendik bize yaramadı
Sen Nusret’inle et yardım
Yola adımlarımızla gölgemiz çıksın yolda kaldım
Yollar önce sana sonra kardeşlerime çıkar yoksa yandım
Ne azap ne sitem bu kadar yakmadı
Yolda bekleyenler var Rabbim halim kalmadı
Sönmesin Rabbim istikametimiz
Yıkılmasın üzerimize mazlum feryadıyla dolu boşluk
Zulmü sundular bize dediler en güzel dekor
İnandık kandık bizi yakarken aleviyle kor kor dayanmak zor
Zaman vehimle dolu hakikati saklarken
Nasıl inandık yalana nasıl olduk teslim
Biz dedik verelim güzelce bir şekil
Zalimler yaklaştı dedi sen kenara çekil
Yolda kaldık Rabbim sensin bize vekil
Kalmayalım yıkık ve şaşkın
Bize imanla yeter verdiğin aşkın
Rabbim sen “kün”” ol” deyince olur her şey
Sen bize Rahmetinle aç bir yol
Yediğimiz içtiğimiz sanki cinnet
Sardı her yanımızı günahla dolu şehvet
Sen dersin Rabbim kuluna sabret
Kırıldı kalmadı akılda gönülde çanak
Sen bizi düze çıkarırsın Nusret’inle Rabbim ancak
Senden başka kalmadı Rabbim bir sığınak
İşte Rabbim kapına geldim bunlardır ürktüğüm
Sen çözersin Rabbim olmadan bin bir düğüm
Sana vardım Rabbim yıkılsın benlik
Rabbim inşirah ferahlığınla veresin inşallah bir şenlik
Mehmet Aluç