Babalara Geldik Yine—7. Bölüm--
1964-1984 Yılları arasında pek çok olaya karışıp defalarca hapis cezası alan
Dündar Kılıç 12 Mart Muhtırasının
ardından İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Türün’ün talimatıyla
başlatılan I. Babalar Operasyonunda uyuşturucu ve silah kaçakçılığı suçlarından
beş yıl hapis yattı.
Hapis hayatında pek çok ünlü ile tanıştı
ki bunlar içinde yer alan İlhan
Selçuk’tan oldukça etkilendi. Onun yönlendirmesiyle hem kitap okumaya başladı (
Ki böylece 8.000 kitaplık bir kütüphane sahibi oldu daha sonra ) hem de temiz
işler yapmaya karar verip hapisten çıktıktan sonra içinde bir film şirketi
olmak üzere çeşitli düzgün iş yerleri açtı.
1984 yılında II. Babalar Operasyonu adı
verilen operasyonda Abuzer Uğurlu ve Behçet Cantürk ile birlikte yargılandı
ancak uzun süren yargılanma sonucunda ceza almadı. Çünkü bu sefer Avukatı
Burhan Apaydın idi.
Evet Adnan Menderes-Deniz Gezmiş-Kürt
İdris gibi pek çok ünlü simanın avukatı olan ve ‘’ İnsanı ipten alır’’ diye
ünlenmiş olan avukat Burhan Apaydın Adan Menderes ve Deniz Gezmiş’i ipten
alamasa da her ikisi de dörder kez idamla yargılanmış olan Dündar Kılıç ve Kürt
İdris’i ipten almayı başarmıştı.
Dündar Kılıç’ın neredeyse unutulmaya yüz tutmuş olan adı 1 Eylül 1994 de bir
kez daha tüm Türkiye’de duyuldu. Bu sefer adı Civangate Olayı diye adlandırılan
bir olaya karışmıştı.
Efendim bu olayda Selim Edes adlı bir Müteahhit Emlak Banka sattığı arsaların ve
yaptığı konutların bedeli olan 120 Milyon doları bir türlü tahsil edemiyordu.
Bankanın genel müdürü 3.5 Milyon dolar rüşvet karşılığı bu işi
halledebileceğini söyleyerek Selim Edes’ten bu parayı aldı ama 120 Milyon dolar
Selim Edes’e teslim edilmedi.
Bunun üzerine Selim Edes bu olayı çözmek
için Babaları devreye sokması gerektiğine karar verdi. Ancak babaları harekete
geçirmek için babaların hatırını kıramayacağı birilerini devreye sokması
gerekiyordu. İşte bu noktada iddialara göre aklına Semra Özal geldi. Zira oğlu
Ahmet’in sağa sola 2 Milyon dolar borcu vardı. Semra Özal eğer babaları
harekete geçirirse Engin Civan’dan tahsil edilecek para ile Ahmet Özal’ın bu
borçları kapatılabilirdi.
Yine iddialara göre Selim Edes Semra
Özal’ı Semra Özal ise Dündar Kılıç’ı ve
damadı Alaadin Çakıcı’yı aradı.
Alaaddin Çakıcı adamlarından Davut Yıldız’ı görevlendirdi ve Davut Yıldız Engin
civanı vurdu.
Olay savcılığa intikal etti. Dündar Kılıç ‘’ Bizimle temasa geçen kişi Semra
Özal idi’’ dese de mahkeme onun tanıklığına gerek görmedi. Mahkemede rüşvet
almakla suçlanan Engin Civan ‘’ Elinizde belge var mı?’’ Diye bir cümle sarf
edince Selim Edes dayanamadı ‘’ Rüşvetin belgesi mi olur pezevek’’ Dedi ve bu olay hafızalara ‘’ Rüşvetin Belgesi mi
olur pezevenk?’’ olarak geçti.
Olayın sonunda Engin Civan 7.5 yıl Davut
Yıldız 7.5 yıl Selim Edes 1.8 yıl hapis
cezası aldılar.
Bu olaydan kısa süre sonra Civangate olayına da adı karışmış olan Dündar
Kılıç’ın kızı Uğur Uludağ’da
öldürüldü. Uğur çakıcı’yı öldürten ise
Dündar Kılıç’ın eski damadı Alaaddin Çakıcıydı.
Dündar Kılıç kızının arkasından ‘’
Karanlıkta koşan düşer.’’ Dese de önce Mitçi Mehmet Eymür’ü suçladı sonrala ise eski damadını. Hatta daha
sonraları Alaaddin Çakıcı tarafından tehdit edildiğini filan da söyledi.
Hapishane arkadaşları içinde , Yılmaz Güney Cemal Madanoğlu Mihri Belli,
Sabahattin Eyüboğlu, İlhan Bardakçı, Aziz Nesin, Ali Fuat Başgil, Deniz Gezmiş,
Aydın Engin gibi tanınmış kişiler bulunan Dündar Kılıç 1995 Yılında kansere
yakalandı ve 10 Ağustos 1999 da Amerikan
hastanesinde öldü.
Cenazesine katılan ünlülerden bazıları şunlardı: "Kürt İdris"
lakaplı İdris Özbir, Necdet Ulucan, Diyarbakırlı "Zaza Hikmet" olarak
bilinen Hikmet İlgin, Alaattin Saral, Kılıç'ın eski damadı Alaattin Çakıcı'nın
azmettirmesi sonucu öldürülen Tevfik Ağansoy'un eşi Hülya Ağansoy, Susurluk
davası sanıklarından "Arnavut Sami" lakaplı Sami Hoştan, Sedat Şahin,
sanat dünyasından Zeki Alasya, Ferhat Güzel, Nuri Sesigüzel, Mustafa - Hilmi
Topaloğlu, Ali Şan, Fedon, Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba, Osman Cevahir, Şadan
Kalkavan, Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu, oğlu Kaya Çilingiroğlu ve Yazar Yaşar
Kemal.
Aynı gün Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.
MARLON KEMAL- GÜNDÜZ SAVCI GECE KABADAYI
Babalar veya kabadayılar aleminin en farklı kişiliği o alemde Marlon Kemal adıyla nam salmış
birisiydi. Diğer kabadayı ya da babalardan en önemli farkı ise onun bir
Cumhuriyet Savcısı olmasıydı.
Evet bir Cumhuriyet savcısı da babalar
dünyasında kabadayılığı ile nam salmıştı
ve savcılığın tüm ciddiyeti de kabadayılığın tüm raconu da bu adamda mevcuttu.
Ülkemizin pek çok kabadayısı gibi Marlon Kemal de Of’lu idi. Babası diplomasız
seyyar dişçi idi.
Marlon Kemal yani gerçek adı soyadı ile Kemal Şimşek 1938 yılında babasının işleri dolayısıyla Bayburt’ta
dünyaya gelmşti. Aile daha sonra geçim
sıkıntısı sebebiyle İstanbul’a geldi ve bugün bile hâlâ Mafya dizilerimizin
vazgeçilmez mekanı olan İstanbul’un Balat semtine yerleştiler.
Kemal daha çocukluğunda mahalledeki çocukları dövmeye başladığı için babası
tarafından – uslansın ve belirli bir disiplin altında yetişsin diye- Hasköy
boks kulübüne yazdırıldı. Bir süre boks yanında halter sporu ile de ilgilenen Kemal
tüm haşarılığına ve kavgacılığına rağmen başarılı bir öğrenciydi. Nitekim lise öğreniminden sonra önce İstanbul
Hukuk Fakültesinde okumaya başladı ama bir gün Medeni Hukuk Dersinde sınıfa
kedi sokunca okuldan atıldı. O da Ankara
Hukuk Fakültesinde devam etti öğrenimine.
1950 li yıllarda baş rolünde Marlon Brando’nun oynadığı ‘’ Rıhtımlar üzerinde
‘’ adlı filmi seyrettikten sonra filmde Marlon Brando’nun canlandırdığı Terry
Malloy karakterine özendi ve onun gibi giyinmeye onun gibi davranmaya başladı. Böylece adı ‘’ Marlon Kemal ‘’ oldu.
Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Oltu Gündoğdu Çerkezköy
gibi yerlerde savcı olarak görev yaptı. Daha sonra İstanbul- Eyüp’e
atandı.
Eyüp’te görev yaparken ‘’ Hayali Haliç Tecavüzcüsü ‘’ olayını çözdü.
Bu olayda güya bir genç üç başka genç
tarafından tecavüz edildikten sonra Haliç’in pis sularına atılmıştı. Polis üç genci yakalamış işkence sonucu suçlarını itiraf ettirmişti
ama Marlon Kemal bu hikayeye inanmadı. Olayı bizzat kendisi araştırdı ve
tecavüze uğradığı ve öldürülüp Haliç’e atıldığı iddia edilen gencin hayatta
olduğu sonucuna ulaştı. Bu delikanlı aslında zimmetine para geçirmiş ve bu
paraları rahat rahat yemek için kendisini öldü göstermişti.
Bu olayı çözmesi sebebiyle Marlon Kemal ‘’ Kahraman Savcı’’ olarak anılmaya
başlandı.
İşte bu şöhreti başını döndürdü ve bunca
pohpohlanmanın ardından gece hayatına başladı. Yeraltı dünyasının ünlü adamları
zaten hep hemşerileri olduğu için mesela Oflu Hasan Oflu İsmail
Oflu Osman’dan aslında hiç kopmamıştı. Öğrenciliği yıllarında cep
harçlığını hep bu kabadayılar temin etmişti çünkü.
Üniversite yıllarında Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı üyesi olan Marlon Kemal
TCK nun 141 ve 142. Maddeleri kaldırılsın ama Said-i Nursi’in inancına da yasak
gelmesin’’ Diyordu.
Kabadayılar dünyası ile içli dışlı olması ve gece hayatı arkadaşları tarafından
eleştirilse de ‘’ bazıları top bazıları
kelebek sever. Ben de delikanlı mert kabadayı insanları seviyorum.’’ Diyordu.
Kısa süre içinde Savcı Kemal artık gündüzleri Savcılıkta oldukça ciddi ve görevine bağlı bir savcı
olarak görev yapıyor hatta sanıklara işkence eden polisleri dövüyordu ama
geceleri tamamen başka bir kişiliğe bürünüp sabaha kadar viski yudumlayıp kumar
oynuyordu.
Bu arada artık kumarhanelerden haraç almaya da başladı. Kumarda yenilince ‘’
Savcı adam yenilir mi hiç’’ Diyerek para vermiyordu.
Hayat kadınlarından orospu ya da fahişe diye bahseden polisleri de dövüyor ve
‘’ Onlara hanımefendi diyeceksiniz’’ Diyordu.
Kısa süre içinde kendisinin de kabullendiği gibi iyice batağa bulaştı. Bu arada
bir baş komiser iki polis bir bekçi
hatta bir de milletvekili dövünce onu İstanbul’dan Eskişehir’e sürdüler
Savcı Yardımcısı olarak. Ama Marlon Kemal’i durduramadılar.
Sürekli izin ya da Rapor alıp İstanbul’a koşan Kemal 7 Mart 1977 de hiç
beklenmedik şekilde ve hiç umulmayan bir kişi tarafından sırtından vurularak
öldürüldü.
Evet beklenmedikti bu olay çünkü onu öldüren kişi Dündar Kılıç’ın adamı
Nurullah Çınar’dı. Marlon Kemal İstanbul’da kumarhanelerden haraç toplamaya
Nurullah Çınar ile birlikte çıkardı hep. Yani Nurullah Çınar aynı zamanda
Marlon Kemal’in de adamıydı.
Nurullah Çınar ‘’ Otel borcu olan birini çok fena dövünce abi bırak. Parası olunca öder dedim. Bana çok
pis küfür etti ben de kızdım onu
öldürdüm’’ Demiş olsa da olayın arkasında başka sebepler arandı. Dündar Kılıç’a
çevrildi tüm gözler. Dündar Kılıç ise ‘’ Sevdiğimiz iyi bir kardeşimizdi. Neden
öldürüldüğünü ben bilmem’’ Dedi.
Dündar Kılıç’ın hiç sevmediği kişiler için ‘’ Sevdiğimiz bir kardeşimizdi’’
Dediğini herkes biliyordu ama bu ifade karşısında bir şen denemezdi.
Marlon Kemal öldüğünde ceketinin cebinde bulunan bir defterde pek çok yeraltı
dünyasının sanat dünyasının iş hayatı dünyasının ve hatta millet
vekillerinin adı olan minik bir defter çıktı. Defterde yazılı isimlerin Marlon
Kemal’e 2. Milyon dolar civarında borcu olduğu görülüyordu.
Katili belliydi. Suç sebebi de
belliydi(!) daha fazlası kurcalanmadı. Nurullah Çınar’a 22 yıl hapis cezası
verildi. Çınar 1981 de hapisten kaçtı. 2000 Yılında da öldü ve böylece daha 1977 de kapanmış olan Marlon
Kemal Dosyası bir daha hiç açılmamak üzere tamamen kapandı.
************
Diğer babalarla devam edeceğiz...
(
Babalara Geldik Yine—7. Bölüm-- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
30.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.