Hangi düş’ün mağlubusun, sevgili?
Hiç düşmediğimden olsa gerek aşka
öncesinde…
Düşünmediğimde bile saklısın
Sen ki hayta bir rüzgâr
Bense dağ gülü
Dağ dağa küsmüş misal
Haberin olmadığından da bu yasın her
külü.
Düş küremde saklısın
Düşmez kalkmaz bir Allah
Düşlerin kırıntılarından dahi örerim
ben bu şiiri
Telaffuz ettiğim hiçlikle iştigal
Kürediğim sözcüklerden verdiğim her
fetva
Kodaman gölgelerdir ruhumu karartan
Oysaki aydınlık yüzümle çıkmıştım
yola ben
Mağdurdur kimi şarkılar
Dünden mağlup yazılmayan şiirler
Yazgımla hemhal ne çok lal sözcüktür
Söylenmediğinde belimi büken
Bense dik başlı asi bir çiçek
Bükülmediğim kadar dünya denen
düzenekte
Boynum elbet kıldan ince
Sadece O’nun nezdinde
Konuşlandığım her dua ve şükre
Delalettir huzurum
Yazmaktan öte yaktığım bir orman
adeta içimin feryadı.
Hüzünse teftişe çıkan
Taşkın nehirler asla sahip çıkamadı
özgürlüğüme
En azından rüyalarımda ve şiirlerde
hürüm
Hürmet ettiğim cihan ve her Allah’ın
kulu
Lakin sözümden sapmam ben
Zifiri karanlığa teslimiyetim olsa
olsa
İçime yağan nurlu kar ve şafak
Günü öğütüp geceyle dertleştiğim
Lamı cimi yok sözcüklerin
İfşa ettiğim beylik acılarım
Açamadığım kadar içimi
Şiirlere serili yüreğim.
Düşler bozdurdum gerçeklerden
Rivayetleri kovaladım düştüğüm
yanlıştan
Çıktığım dağ tepe
Arşınladım evreni
Tavaf ettiğim ne çok insan yüreği
Yükümle hemhal yüksünmeden
Yadsıyamayacağım kadar sevdalı ve efkârlıyım
ben
Bir zümre olsa ne ki yolumu kesen
Bir zafiyettir belki de günü öğütüp
geceyi delen
Gözlerinde saklıdır mahcubiyetim
İzini sürdüğüm umudun ve sevginin
En sefil neferiyim
Endamlı hasretimle kürediğim
Sakın da sorma beni ahvalimden
Zanlarla tutuşan cehennem bekçileri
Azıcık masum kalabildiysem bil ki
yalnızlığın zaferi…