kötülük asla tesadüf değil
bir süredir kıpır kıpır 
bir kısmı sabaha doğru
bir kısmı gece yarısı
saat yok
her yerde yangın var

yanıyor ülke
acz içinde kıvranıyor insanlar
en fazla feryat edenler

uçaklar
helikopterler göklerde
dev bir mücadele 
herkes orada
millet tek vücut 

duvara asılan biberin
soğanın kıymetini
duvarlara vurulan sıvanın değerini nerden bilsinler
martıların seherin ilk ışıklarıyla şenlendirdikleri evlerin çatılarını

bir tandır 
bir odunluk 
metruk bir ev
tek penceresi mavi renkli boyayla boyanmış
iğreti bir duvarla çevrelenmiş avluyu

soğan, sarımsak asmak için 
biber, bamya kurutmak için 
duvara çakılmış çivileri
gökyüzüne asılı kalmış yaylanın derin sessizliğini 
her köylünün muhtemel  hikayesini
nerden bilsinler
sır olmuş hatıraları yakılan ağıtı
yıkılan hayalleri

her ev, 
ev olmaktan çok daha fazlası
bir tarih 
bir özgeçmiş 
bir soy ağacı
hüzün ile sevinci, arzu ile sevgiyi
kendinde birleştiren bir berzah sanki


çamların kokusu yok artık
günlerce süren ateş kasırgaları
yaktı , kül etti
ortalıkta bir vaveyla  bir uğultu
büyük bir yangın felaketi 
daha önceki felaketler gibi
deprem ..sel… gibi
yangın yerine dönmüş ülke
kaç itfaiyeci
kaç işçi 
olağanüstü efor sarf ediyor

yeşil vatan kahroluyor
yitirilen canlar yürekleri yakıyor
tahribatın boyutları 
korkunç!
acı bir tablo
yine gözyaşları
yanıp yıkılan ocağın arkasından yükselen ağıtlar
gerçekten ateş düştüğü yeri yakıyor

bir de ormanı
bir de ciğerleri
yükselen  çat-pat sesleri
yükselen  anne, bacı, teyze çığlıkları
gerçekten ateş düştüğü yeri yakıyor

alevler yükseliyor
alevler, dur durak bilmiyor
yüze  göze ,saça başa
kirli hava genzi tıkatıyor 
öksürükler ardı sıra

yangın şiddetleniyor
panik  hali 
canlılar alevlerin içinde 
kimi can havliyle, kaçıyor
öksürük, mide spazmı, bulantı
perişanlık...ifrazat

yangın yağıyor gökyüzünden
ateş damlacıkları düşüyor
ve omuzlara 
ve elbiselere 
ve ciğerlere  
alev üflüyor  rüzgar 
saçlarda duman , kül ,is
alınlardan kara boyalı sular akıyor

ciğerlere çekilen su buharı 
yanık odun kokusu
gece yarıları ormanlar yanarken  

yangının  ne demek olduğunu onlar bilir
kanatları tutuşan kuşlar 
can havliyle metrelerce uçup
cansız yere düştüklerinde.
yanan bedenleri 
bir başka yerde orman yangını çıkartırken.
ve kaplumbağalar 
hızlarıyla kurtulmaya çalışırken
kömürleşmişler.

evin üzerinde yangın söndürme helikopterleri 
bir hafta geçti, 
geçmedi bir türlü yangın kokusu
gün batımında 
gümüş bir tepsiye dizilmiş 
ormanlar kızıl mantarlar gibi  
yangın değil sanki 
cehennem tutuşturulmuş 

şizofren
paranoyak 
her düş kırıklığında
yakıp yıkmaya eğilimli habis ruhlu iblisler
savaşıyorlar adeta 
cehenneme çevirdikleri ülkeyle

kaotik bir iç savaş isteği sistematik yangınlar 
toplumu infiale sürükleyen ateşin çocukları
bu yangınlar asla unutulmayacak

yeter ki
Allah, devlete, millete zeval vermesin
devletin eli sıcak
kimseyi aç ve açıkta bırakmayacak

redfer
( Yanık Odun Kokusu başlıklı yazı redfer tarafından 9.08.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu