Kırık düşlerin hallacıyım:
Gök mavisi gözlerinde umudun
Terennümleri besliyorum aşkla
Ve göğün kanaviçeleri o tedirgin
bulutlar.
Ha yağdı ha yağacak hazan öncesi
efkârımda
Kat izleri mazinin.
Bir esaretse aşk
Cesaretimi yitirdiğim şafak öncesi
Buseler konar da konar al yüzünde
mevsimin
Rüzgârın sızısında saklı tuttuğum
Yasın muadili olsa gerek şiirin
Peçesinde saklı bir hediye gibi
Heyecanla daldığım sayfanın
merkezinde
Kâh kar düşen imgeleri
Kâh başı yana düşen ölümcül bir
tehdidin ayak sesi.
Bir resimsem yırtık
Sözcüklerse yerle yeksan
Andıkça dünde kaykılmış bir acı
nöbeti
Korunaklı dünyamdan firar ettim
edeceğim
Manzumeler saklı madem sinemde
Münazarası yüreğin ilham perimle
Sersemlediğim yetmedi mi?
Rüzgârın pençesinde solgun yaprağı
Gül mizacımdan dökülen pare pare
Sızlayan göğsümde sözcükleri nağme
bildiğim
Ömre bedel tek gülüşü bahşetsin diye
Rabbim
Niyazımdan eksik etmediğim billur
yüreğinde
Nazenin sevgilinin.
Kardıkça hüznü iniltiler
Kaydıkça zeminde
Ah, kaygan besteleri kâinatın
Ömre bedeller biçtikçe
İmtiyaz sahibi bir düşün gerçeğe
dönüştüğü
Ümidiyle salkım saçak serildiğim
Değil mi ki rütbesi gönlün
Koyudan gözlerinde gecenin
Şerit değiştiren kıyametin de ayak
sesi.
İntiharı sözcüklerin döküldükçe
kalemin ucundan
Bin bir nazı niyazı ah, bitimsiz
esintinin
Kulp taktıkça maziye
Erişemediğimse içimde kalan nice ukde
Basireti bağlanan şen sesinde
kaybolan binlerce hece.