Hangi gölgenin tutsağısın?
Hangi düş’ ün keyfini bir ömür sürer
ki insan?
Hiç mi hiç sürme çekmediğim
gözlerimin
Çekim gücü
Karanlığı avuçlayan gözyaşı
Kibirlidir bu mevsimin rüzgârı.
Ah, fitneler sokan sevdiklerimle
arama
Araladığım kapının üstüme kapanmasıyla
Yerle yeksan olmuş hayaller:
Bir d/ipsiz kuyuymuş meğer insanların
yürekleri
Bense sevdiğim kadar değer
bulacaktım, değil mi
İnsanların gözünde?
Kekremsi acılar ne ki?
Zıt kutuplar birbirini çeker mademki
Zıtlaştığım içimdeki çocuk
Kayrasında göğün
Uçabildiğimden fazlası işte
Asılı olduğum aşkın havsalası dolup
taşarken…
Bir de gözlerim:
Nidaların titrek sesi
Nazlı olsa varlığım ne ki?
Göğsümdeki sarkaç
Delip geçen her günde saklı devasa
bir ayraç.
Melunmuş gölgeler
Metanet yüklü olsam kime gerek?
Düşlerin havuzunda boğan nice esaret
İmlediğim şu yer şu gök
Mimlendiğim ne ki yaşadığım kadar
yaşattığım asalet?
Kanıksadığım cesaret aşka kucak açan
Sessizliği ile dünyayı boğan
Kapılası o rüzgâr
Kaptan köşkünden seyrettiğime delalet
elbet
İçimdeki kum saati suskun
Yokluğumdaki hasret adıma denk
Adımladığım her gün geri geri
Sönse de gecenin feri
Bir yıldız olmanın nesi kötü?
Solan solduran hayaller
Sevip kaçtığım her köşe
Un ufaksa yürek
Denizin dalgası çok çok yüksek
Boyumu aşar bu figanlar
Melekler de ölüyormuş, bayım
Akıl melekelerim olsa da yerli
yerinde
Sınandığım her kare
Varsın yerle yeksan olsun varlığım
Varlığınızda bulduğum huzura hasret
Yaşadığım koca ömür
Mademki gelip geçiyorum dünyadan.
Yüreğinizde ısıttığınız bir dua bana gerek
Sessizliğimi mazur görün bayım
Ama en çok gürültüyü de çıkarırken
yürek…