Bu sevdaya tabiyim ve de talip
Bir rüzgârsa esefle içime ç/ektiğim
Hazanda saklı bir nida iken
sensizliğin gölgesi
Şiirler ne ki bu ateşin yanında?
Bu ateş ne ki çekilesi zulmün yâdında…
Renkler küskün ve gidişlere tutsak
Rüyalar ve de hülyalar
Bir coşku ise gayri kabulü rücu
Bir mevsimse hazanın ön sözünde saklı
Ah, o revnak yıldızlar ve ahu bakışın
Kelamın hecelerine yağar da yağar
Kar.
Kardığım mevsim kadar
Olur mu söyle insan bu kadar
sitemkar?
Keşifte bulunası yüreğim
Kâşifi olsam aşkın ne ki?
Ve kemiren o sessizlik
Paye verdiğimse yalnızlık ve kefili
Olduğum aşkın uçuşan busesi:
Hani, konan alnına göğün
Hani siperde saklı göğsüm
Hani yoksunluğun hicvi ve de titri…
Örtündüğüm ne ki yalnızlığın duvağına
tabi
Madem bu başkaldırı
Ve işte baş koyduğum bu yol
Başa döndüğüm her kol
Başıbozuk düzende kınandığım ayrı
ayrı
Büyüttüğüm gözümde olsa olsa
Ayrı düşmenin yazmaya durduğum
fermanı.
Hicretidir gecenin şiir
Semada saklı bir kibir
Elbet çaresizliğin kol gezdiği
Kaydığım kadar göğün tebaasında
Bir yıldız olmanın nesi kötü ki?
Yâd edilesi mazi
Yârin yüreğinde saklıdır kor
hecelerin sesi
Sudan sebepler ne ki hayata
b/ağlayan?
Kırbacı bu vakur duruşun
Sabahlara kadar sözcüklerin aralıksız
yağdığı.
Bir rengim bazen
Meçhulde saklı bir mevsim
Dile gelmeyen her duygu ise ayrı bir
resim
Konduğumsa gök
Kotardığımsa varla yok arası
Kör kütük kapıldığımsa bu aşkın rüzgârı
Pervazında semiren acı ve gözyaşı
Hani: görmediğin bazı bazı
Hani yaktığın en derindeki sızı
Hani yakardığım sadece Rabbime
Yakut gözlerinde göğün
Aşk körü belki de insanların bazısı
Bir milatsa bu aşk
Miadı asla dolmayacak:
Gör ya da görme
Kalp gözümde seken bir kuş gibi
Seni hiç olmadığı kadar ve de usulca
sevdikçe…