Hani kimi zamanlar, yalnız kaldığımızda,
Mesela akşam vakti, ufka daldığımızda,
Göğsümüz daralır da, nefesimiz yetmez ya!
Nedense her anımda
ben bunu yaşıyorum.
İçimde hüzün yüklü
bir ukde taşıyorum.
Söylenmedik sözlerim, sükûtun mahbesinde,
Boyun büker kadere, acziyet kafesinde.
Kanadı kırık kuşlar, hiç şikâyet etmez ya!
Ben bu ahval üzere,
sessizce duruyorum,
Gerçeklerden
kaçarak, hayaller kuruyorum.
Önüm ardım uçurum, dibi yok, nihayetsiz.
Halimi arz etmeye, sözcükler kifayetsiz.
İçin için yanan kor, sönmek nedir bilmez ya!
Yüreğim yangın
yeri, biteviye yanmakta,
Kül olup
savrulmayı, kurutuluşu sanmakta.
Dertlerim ardı sıra, sökün edip geliyor,
Sanki zehirli hançer, yüreğimi deliyor.
Eğer toprak çoraksa, gül eksen de bitmez ya!
Umut, susuz pınarım,
sanki küsmüş, çağlamaz,
Ne yapsam da nafile,
hiçbir fayda sağlamaz,
Takvimin yaprakları düşerken birer birer,
Yaşanmamış bir ömür, halen muradı diler.
Nedense hep sızılar, geceleri azar ya!
Sinemdeki yarayı, hasret ile dağlarım,
Mehtapsız gökyüzüne bakar bakar ağlarım.