Bir deniz kenarında oturdum gece yine,
Anılar sarmalında, dalıp gittim engine.
Cezir vakti olmalı, mekân mahzun ve garip,
Sükûtun kollarına sığınmış bir mustarip.
Ne şen yıldızlar vardı ne mehtap aydınlığı,
Örtünmüş perde perde, gökyüzü karanlığı.
Dalgalar bitap düşmüş, bırakmış çırpınmayı,
Vuslata ermek için beyhude yırtınmayı.
Yakamozlar gizlenmiş, ışımaktan hevessiz,
Üstüne hüzün çökmüş; martılar bile sessiz.
Mücrim gölgeler gibi, taşlar yerine sinmiş,
Sanki üzerlerine matem havası sinmiş.
Hafiften esen rüzgâr, yitirmiş mecalini,
Arz ediyor sulara, yorgun, bitap halini.
Uzakta hayal meyal, bir gemi silueti,
Hareketsiz duruyor, bozmuyor ritüeli.
Mekânın gergefine, işlenmiş ilmek
ilmek,
Nedendir bu bezginlik, mümkün
değil ki bilmek.
Aynası mı ruhumun, yoksa aynısı mıdır?
Ya da kırık gönlümün, garip yansısı mıdır?