Uyutmam gereken gerçekler var elbet
gerekçeleri ile saklı belki de içinde saklandığım mahzenin devasa kitaplığında
unutulmuş, yan gelip yatan tozlu bir kitaptan da farkı yoktur hayatımın.
Ne bir ütopya tahayyül ettiğim ne de
sözüm ona başarılı addedilen tahsil hayatımın sonrasında içine düştüğüm hayat
denen gayya kuyusu ve ben hala ailenin göz bebeği biricik Gül’ü iken gülmeyi
haram edenlerden aldığım intikam:
Elbet tüm dünyayı her canlıyı hatta
nesneleri bile kolaylıkla sevebildiğim.
‘’Öğretilerin de canı cehenneme’’
dememek adına bir ömür kendimi zor tutmuşken ve bana sunulan imkânlar bazen bir
kitap bazen bir hazine tutarında sahip olduklarım ama en kıymetli hazinem iken
benimsediğim içimdeki sefil çocuk hali hazırda çok şanslı belki de imkânların
sonsuzluğunda imkansız kılınan her şey adına mücadele verdiğim.
Soyum.
Sopum.
İstanbul’a kök salmış ailem hatta
soyadım bile İstanbul’un Çamlıca semtini telaffuz ederken.
İklimlerden payıma düşen ikilemler
her anlamda düzgün ve doğru bir insan olmanın kaidesi ile yetiştiğim
yetiştirildiğim askeri karargâhta eve geliş gidiş saatlerimin dahi dakikalarla
ölçüldüğü ve bir dakika dahi eve geç kalmanın büyük felaketlere yol açtığı.
Örtüştüğüm tek bir insan izleği
olmadı ne dün ne bu gün.
Toplumun dayatmaları ise asla
sonlanmadı.
Derken çağ atladık bense hala
odasında ip atlayan kız çocuğu olma şerefine nail olmanın ertesinde kendimi
asla yetişkin olarak hissetmedim elbet yeşerdim elbet büyüdüm ama hala takılı
kaldığım ilk gençlik yıllarım ve hala içimde tükenmek bilmeyen bir coşku ve
sevgi.
Yazıya başlarken aklımdan geçen o
kadar çok şey vardı ki ve elimde Kafka’ya ait bir araştırma inceleme kitabı.
Öykündüğüm tek insan da olmadı desem
yeridir hani ne de olsa bir ömür mesuliyetlerim vardı hali hazırda aktif olarak
çalışmasam da öğrencilik rütbemi de kitaplığımda saklı tutarken.
Ve aklımın raflarında saklambaç
oynayan yedi cüceler.
Cüssem ne ki?
Ya da neye ve de kime cüret
edebilirim?
Üstelik kimi suçlayabilirim ki
sonuçta bana sunulan güzel bir hayatın rövanşında hesap soruyorum mazime ama
yetmiyor…
Birilerine bakınıyorum sağımda
solumda ve bingo!
Elbet zaman kaybı ve de irtifa
kaybettiğim: ne işim olur ki sağımla
solumla ve de dünümle ama gelişim mademki aralıksız işleyen bir süreç ben de
iyi bir yazar olmak adına mutlulukla mücadele veriyorum belki de asla
gerçekleştiremeyeceğim hayallerimin peşinde aslında kalem de benim peşimde iken
zaman zaman sorguluyorum işte hayatımı…
‘’Bugün birçok eski, iğrenç kâğıdı
yaktım.’’(Kafka)
Elbet benim de yaktığım çok gemi oldu
ve bu aralar hiç mi hiç kendime acımadan yazdığım beğenmediğim ve görücüye çıkardığım
onlarca yüzlerce sayfan yazı ve şiiri de gözümü kırpmadan çöp sepetine
atıyorum.
Beğenilmekten, sevilmekten öte
kendime karşı sorumluluklarım var madem üstelik sadece bu güne dair de değil
kendimi bildim bileli.
Hoyrat bir mizacım var kendime asla
ve hiçbir koşulda da acımamışken en sevdiğim ise bir ömür beynime yatırım
yaptığım ve psikoloji ile yakından ilgilendiğim yıllarda keşfettiğim bir
özelliğim:
Beynimizde kullanılmayan o atıl
kapasitenin maksimum seviyesine ulaşıp insanlığımı ve beden direncimi
tetikleyen bir emir-komuta zinciri ile beynime verdiğim emirler sayesinde pek
çok şeyi gerçekleştirip kendimi aşmanın verdiği o haz ve de acı.
Örnekleme gidecek olursak.
Örnek aldığım tek bir insan olmadı
aslında tümevarımdı örnek aldığım: haiz olduğum ne varsa katladığım ve
duygularımı bir ömür bastırmış olsam da sonunda mantığımın infilak ettiği o gün
ve işte kendimi yazarken bulduğum tıpkı öncesinde de defalarca gerçekleşen
hangi hayalimse insanüstü bir çaba gösterip kısa zamanda kendime kendimi
kanıtladığım.
Elbet ödül de devreye girdi mi:
Hani başarının bir adım sonrası daha
çok insanın sizi sevmesine imkân tanıyan tersi de olmuşken elbet:
Yol aldıkça istikbalim adına yine
kendime yatırım yaptığım ansızın sizi sevmeyenlerin de sayısı artabilmekte ama
bu, benim ilgi alanıma asla girmedi girmez de. Mümkündür üzüntü duymak sonunda
sevgi ile beslediğim bir ruhum var benim aslında çoğumuz da böyleyiz lakin
gayemi bilip de yolumdan da sapmadım mı zaten sevgi de mutluluk da inanılmaz
bir hızla büyümekte.
Katılmamam mümkün mü Kafka’ya?
‘’… Düzenli, bomboş, çılgınca yaşamımın
da haklı bir yönü var. Çevremdeki durgun boşluğa bakmaktansa, kendi içimdeki
ikili konuşmayı sürdürebilirim. Benim için, iyi olmanın yolu budur ancak.’’
Tedirgin bir gerçek olmaktansa
haşmetli bir hayal kurmanın sunduğu o çekicilik ve çocukluğumdan bu yana da
inanılmaz engin iken hayal gücüm ve günbegün biçim değiştiren farklı rollere
bürünen hayallerim.
Bir yandan da düşünmeye sevk eden
fikirleri T. Özlü’nün:
‘’Düşününce, yetiştirilmemin bana çok
zararlı olduğunu saptıyorum. Bu sitem, birçok insanadır, anama, babama, birkaç
akrabaya, evimizin bazı konuklarına, bir yığın öğretmene.’’
Yalnız olmadığımı bilmek çok güzel
bir duygu gerçi an itibari ile yaşamayan iki yazarın hayatlarındaki zorluklar
ve çıkarımlar sayesinde teselli buluyorum yine de hakkını yiyemem üzerimde
emeği olan insanların ve ben mutluluğu hep farklı algıladım diğer insanlara
göre.
Hem ailemin eğitimime verdiği önem
hem de hayatımdan çalınanlar ve işte açık ara farkla dünümü güne işliyorum
aslında yarın mizaçlı hayallerimde mutlu olmanın yollarını arıyorum ve her şeye
her zorluğa rağmen de vakıfım mutluluğu en azından severken ve yazarken
mutluyum ben.
Başarının ne anlama geldiği ise
tartışılır hele ki tüketim odaklı yirmi birinci yüzyıla da ait olmadığım su
götürmez bir gerçek ve beni bana sevdiren illa ki çocuk ruhumda saklı o devasa
ayraç hayatı sevgiyle ve yazmakla eş tuttuğum öncesinde ise odaklandığım ne
ise: gerek öğrenciliğim gerek mesleki kaygı ve çabalarım elbet para kazanmayı
becerememekten ziyade reddetmiş bir gafil ve de sefil olarak kalemin direncimi
arttırdığını söylemeden geçemeyeceğim.
Çağa uyum sağlamanın haricinde kalem
bana uyum sağlarken ve bu sayede okuyucum sayesinde pek çok şeyi de alt ettiğim
ve aştığım aşikâr elbet detayları da bende saklı kalmak koşuluyla…
Ve yalnızlığın hezimet değil cesaret
ve asalet yüklediği tıpkı Kafka’nın da vurguladığı üzere:
‘’Yalnızlık, bana hiçbir an
eksilmeyen bir güç veriyor.’’