Kör bir yemindi ettiğin: bir rengin
özrü belki de, renk ve aşk körü bir isyan yâd edilesi mazinin taslağı
derinlerde saklı bilinmezin habis kütlesi, sözcükler dikişlerin attığı bir
tuzak belki de bağnaz bir hıçkırık aşk illa ki kördüğüm.
Maviden badanası gecenin,
Huzuruna çıktığım o eşsiz yalnızlığın
Kibrinde saklı mevcudiyetim
Varla yok arası kalan yanım
Yamaladığım gölgeler
Bazen tefe konan bir acının
Açtığı o derin y/ara.
Mil çektiğim gözlerine öfkenin
Mimlendiğim bir şerit
Hicaz makamında bir isyan
Hüsranın külyutmaz serkeş tınısı
Tanısı eksik bir kâbus gibi
Firar edemediğim cihanın
Atlas yorgunluğunda saklı çatlaklar
Kafam her attığında tosladığım
Kayrası yalnızlığın:
Kimse artık gözünün ucuyla s/üzen
Karartılarda saklı bir vaveyla
İçim içimi yerken.
Sarkıtları dünün
Gideri ömrün
Gelir dediğim her yeni güne
bağladığım
Ümidi ve ipi
Saldığım duygularım
Salındığım o acı eşiği
Algılarım aralıksız görevde
Mesaisi bitmedi gitti bu hüzün dolu
aşkın
Kapıp koyuvermiyorum lakin durduk
yere.
Kapış kapış iklimden dökülen nameler
Kardıkça dünümü
Günün minvalinde
Gözümün önünden gitmeyen bir resim
gibi
Asla ait olmadığım dünyanın
Hacizli bir düşü belki
Gizlendiğimden fazla gerçekler
Telaffuzu imkânsız dertler
Bir milatsa bu yas
Yaşaya yaşaya aşacağım elbet kalanı
Bir hükümse verilen
Yüreğin muradıdır varsın
Sökülsün yerinden.
Sancağı diktim tepeye
Tepe taklak olmuş olsa bu sevgi ne
ki?
Kararan göğün yırtık mintanı
Gözümü diktiğim o rakım
Asılı kaldığım aşkın
Son zerresi işte
Şiire serdiğim bunca yalnızlığı
Boca ederken içime çektiğim son
nefesle.