‘’Kurşun dökülüyor parmaklarıma
Orda bir duvak var, açamıyorum
Sarı tarlalardan yürüyüp geldim
Keklikler, sülünler ağladı bana
Yağmur yağdı; sel gitti yüreğimden
Ah, bütün selleri nasıl da sevdim
Ey sonsuzluk bakiresi, ey rüya
Göremedim duvağını bir türlü…’’(N.
Genç)
Ayracı idin ömrün
Göğünse duvağında saklı Tanrı
Aşkın hicretinde doğan
Günü ansızın muştulayan
Bir öğütse özlem
Aşka serili ömrün
Tek tanığı İlahi Ateş ve şiir
Rüyalarımı mest eden tek yabancı
zinhar
Tutuklu kaldığım ufkun son duası
Bir nida ise yaşamak
Olmalı da ödenen kefaret
Tesellisi günün bazense züğürt
tesellisi şüheda günün ve parmak uçlarında seviyorum ben hayatı.
Şehir gözlü adam.
Şiir sesli hazan.
Şer yüklü iblis ve şarlatan güneş…
Ah, aşkın şahikası bir ateş ve işte
depara kalkan ruhum…
Sessizliği yutkunuyorum, ruhun
rotasında delik bir heybe içinden firar eden göçmen kuşlar…
Ah, göçebe ruhum beden denense
fiyakalı bir yalnızlık bazen dar ebatlı bazen geniş bazen nefesi kokan bazen
hasreti koklayan bir yobaz misali…
Günü öğüttüm de geldim, yabancı ve
öğün atladım ben bir ömür ta ki aşkın sofrasına tüneyene kadar ve kuşkanatlarında
yüreğimin delişmen rüzgâra özendim ve tek öykündüğümdü hazan ve uydurduğum
öyküler…
İklim devindi.
Aşk bir salındı ki sırtımdaki dik
yokuşta.
Bense dik başlı mizacımla özlem
soludum aşkı soldurdum aslında iflah olmayan bir hayalperesttim ben iman gücüne
sadık ve devirdiğim kadehleri berduşların aşka sadece İlahi Aşka öykünen bir
meczup emsalsiz varlığımla bazen susan bazen yerli yersiz haykıran ve hicaz
makamında şarkılar biçtim haletiruhiyemdeki yoksunluk ile izini sürdüm
martavalların.
Göğün komplimanı idi tutulan güneş ve
tutuklu kaldım aşk mahkemesinde müebbet yediğim yetim mizacımda ansızın aksıran
bir derviş ve müptelası olduğum gizemin bense gizil tekkem ve gaza gelen
yalnızlığımla kulaçladığım kubbenin esintisi o gülüşte açan tek çiçek olma
ünvanlımla asla ihanet etmedim adıma.
İhanet etmedim atalarıma akranlarıma
bazense zulmettim içimdeki müzede saklı o ganimete hani babadan miras ne varsa
ihtimamla koruduğum adım namımsa alıp da yürümüşken tekil bir zihniyette
çoğalan içimin merhalesi coşan yüreğin kubbesi aşkı tavaf eden yalnızlık
bildirgesi…
Mahzun gülüşüm.
Emsalsiz düşüşüm ve hayallerim.
Bir randımansa aldığım her
yalnızlığın da tükettiği o batarya hani aşkın hicrinde tek tanık iken ruhumun
kukumav kuşları ve beynamaz esintiden düşen payıma belki de ırkçı bir tehditti
yüreğime saplanan kurşun ve işte dindim bir gün ansızın dirildim de bir şiir
öncesi belki de aşkın atığı ve atılı idi özlem ne zamanki şevk ile ansam şüheda
mazimi ve günden arda kalan bir öğreti ne zamanki sussam benim yerime konuşan
koruyucu meleklerim ve hidayetin öncüsü içimde infilak eden hüzün ve ahvali…
Yalnızlığın bir mahlas olacağını asla
düşünmemiştim hatta yakarmamıştım da Yaratana.
Serinkanlı bir katil olmayı dilerdim
çünkü dünde kalan çok leşim var.
İçimde devinen iklim tırnaklarını
geçirmişken anda saklı bir kudret adeta mukadderatın isinde sisinde
unutulmuşluğun kitabını yazdığım ve çatırdayan göğün de ayak sesiyle irkilip
sonun başlangıcına duyduğum saygı ve tembihliyken büyüklerimden.
Söz konusu olan ne tek bir duygu ne
de duyum belli ki yetersizim insan ilişkilerinde yine de sevginin ve sevmenin
en güçlü bağ olduğuna hep de inanmışımdır.
Külüstür bir gece misafirliğe gelen
belki bir yitim.
Kodaman kanatları var efkârın da
karanlığın da ve düş gücüm hükmediyor geceye asılı kaldığım her anda infilak
ediyor gök kubbe ve tek şahidi benim içimden geçenlerin elbet bir de zabıt
aldığına kani ve yetindiğim kadar doğanın ve kâinatın mucizeleriyle.
Balçığa dolan su.
Methiyeler dizilesi masumiyet.
Bir beyit kadar kısa ve yine bir
beyit kadar anlam dolu ve sonsuz olan ömür.
Gücüme gidiyor kimi zaman yaşamak ve
yaşadığım duyguların boğazına sarılıp doğramak istiyorum buna sebep olan
yüreğimi ama içim elvermiyor içimdeki suçsuz çocuğu öldürmek.
Öldürdüğüm dünüm ömrüm yetmedi mi
hem?
Belli ki ben yetmedim cihana ve start
aldı yine iblisin kinayeleri ve zulmü.
Haşat olmuş ise duygular ve hazan
mahsulü olsa ne ki hayat?
Diri bir beden ne ki ölü bir ruhun
eşlik ettiği?
Dingin bir ruh ne işe yarar hem ölü
bedenin hala teyakkuzda olduğu sanrısı ile halüsinasyonlar gören varlığın
verdiği son taktik iken evrene…