Serbest Kürsü / Söyleşi

Eklenme Tarihi : 24.11.2021
Okunma Sayısı : 1355
Yorum Sayısı : 12



On bir  sene önce  bir  özel  okulda  24  Kasım  Öğretmenler Günü Dolayısıyla  yaptığım konuşma...

*****

Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Öğrenciler !

Bugün 24 Kasım .

Mustafa  Kemal Atatürk’e Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Millet Mektepleri Başöğretmeni unvanının verilişinin 82. Yıldönümü. Biz Öğretmenlerin de 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutladığımız bir gün


Bugün yurdumuzun tüm okullarında öğretmenin değeri, Atatürk’ün öğretmenlere ve eğitime verdiği değer üzerine konuşmalar yapılacak, şiirler okunacak, basın ve yayın organları da genel olarak ‘’ ellerinizden öpüyoruz öğretmenim’’ ya da ‘’ Sana karşı mahcubuz öğretmenim’’ başlıkları atacaklar.

Kutsal kitabımız Kur’anın ilk emri ‘’Oku!’’ dan, Hz. Ali’nin ‘’Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.’’ özdeyişine kadar, ‘’İlim Çinde dahi olsa gidip alınız’’ hadisinden, Atatürk’ün ‘’ Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, müstakil, şanlı ve yüksek bir cemiyet halinde yaşatır, ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder” özdeyişine kadar pek çok güzel şey söylenecektir bu gün.

Bütün bunlar elbette ki öğretmenleri gururlandıran hususlardır. Ama dünyanın en iyi aşçısına sahanda yumurta nasıl yapılırın tarifini vermeye çalışmaktan da pek farkı yoktur. O bakımdan ben bu gün değerli meslektaşlarıma hitap etmeyeceğim. Hatta öğrencilerimin belki de büyük bir bölümüne de hitap etmeyeceğim. Bu gün benim muhatabım ileriki hayatı için meslek olarak öğretmenliği seçmeyi düşünenlere olacak.


Öğretmenliği meslek olarak seçmeyi düşünenler öncelikle kendilerine şu soruyu sormalıdırlar: ‘’Ben aşık mıyım?’’

Çünkü aşık olmadan öğretmenlik yapamazsınız.

Çünkü sevda ile yola çıkmış bir aşık olmadığınız takdirde yüce dağ başında yanan bir ışık olmazsınız.

Öğretmenlik, ona sevdalı olmanızı gerektirir her şeyden önce.

Öğretmenlik iki gün önce ‘’ Aşkım’’ deyip iki gün sonra terk edilen sevgililere benzemez. Ona bir kez ‘’Aşkım’’ dediğiniz takdirde artık ölünceye kadar ne o sizi bırakır ne de siz onu terk edebilirsiniz….



Öğretmenlik her türlü çileyi çekmeye hazır olmayı gerektirir.

Tüm derslikleri her türlü modern cihazlarla donatılmış, eğitim öğretim için hiç bir noksanı olmayan okullarda da görev yapabilirsiniz, hayatınızda hiç görmediğiniz tezek denilen yakıt ile ve yine hayatınızda sadece bazı tenekeci dükkanlarında gördüğünüz sobaları yakarak sınıflarınızı ısıtmak zorunda da kalabilirsiniz.

Öğrenciniz, kantinden aldığı yiyeceği bir lokma ısırdıktan sonra çöpe atan Melis de olabilir; on dört yaşına geldiğinde başlık parası yüzünden evlendirilecek olan Ayşe de.

Öğrenci velileriniz 15 kişilik servis aracına 16 kişi alınıyor diye isyan eden kişiler de olabilir. Çocuklarının saatlerce kar içinde lastik ayakkabılarla okula gidişine çaresizlik içinde boyun eğen insanlar da.

Ama hiç bir zaman siz çaresizliklere sızlanma, dertlenme, isyan etme hakkına sahip değilsiniz. Çünkü çaresizlikleri çareye dönüştürecek olan sizlersiniz.


‘’Ben anne-babamın nazlı kızıyım, babamın aslanı, anamın biricik oğluyum öyle kuş uçmaz kervan geçmez mezralara gidemem’’ diyorsanız öğretmenlik mesleğini aklınıza bile getirmeyin.

’’Ben öfkeli adamım bana yanlış yapan oldumu adamı duvara yapıştırırım’’, ‘’Ben ders anlatırken cep telefonu ile mesajlaşan birini görürsem o telefonu kafasında kırarım’’, ‘’Öyle ağaçkakan gibi saçlarını jöle ile kabartmış, kravatı göbeğinde, gömleği dışarıda öğrenci görürsem haşlarım’’, ‘’Dersime çalışmayanı çiğ çiğ yerim’’ diyorsanız  ya da ’’Bu paraya ancak bu kadar Adım Hıdır elimden gelen budur’’ diyorsanız sakın ha sakın öğretmen olmayın.  Öğretmenlik sabır işidir çünkü…


Padişah Mecnuna acımış. Arayıp tarayıp Leyla’yı buldurmuş.  Bakmış Leyla sıradan bir kadın. Mecnuna sormuş’’ Leyla diye uğruna çöllere düştüğün bu mu? Bu herhangi bir  özelliği ve  güzelliği  olmayan  sıradan bir kadın’’ Mecnun cevap vermiş ‘’ Padişahım! Siz ona kendi gözlerinizle bakıyorsunuz bir de Mecnun’un gözleriyle baksanız...’’

Evet sevgili öğrencilerim!

Öğretmenlik mesleğine Mecnunun gözleriyle Mecnun gibi baktığınızdan emin olduğunuz an sizin için tek meslek öğretmenliktir. Aksi takdirde rızkınızı, nasibinizi başka kapıda arayın.

Konuşmama son verirken tüm öğretmenlerin Öğretmenler Gününü kutluyor, başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere ebediyete göçmüş olan tüm öğretmenlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum
….

( Sakın Öğretmen Olmayın ! başlıklı yazı Sami Biber tarafından 24.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu