Muadili olduğum hangi duygu mu?
Yoksa müdavimi olduğum sevginin
karamel rengi ve tadı mı?
Aşkın hicaba dönük yüzü bense
sevginin b/eşiğinde kendimi sallayıp kendime ninniler söyleyip kendimi
uyuttuğum…
Unuttuğumu da sanmasın hiç kimse ve
hiç olmadığı kadar mutlu ve şükür doluyum yeni senenin devrelerine uymaya
çalışmanın da diğer adı iken umut ve özlem…
Bir koşu bandında geçmiş hayatım
meğer ya da…
Senelerdir taviz vermediğim spora
düşkünlüğüm ve yere sabitli kondisyon bisikletim.
Kendimi harap edercesine bir ömür
açlığa mahkûm ettiğim sefil bedenimle de barışma aşamasındayız lakin öncesi var
hatta anda saklı mutluluğumun ve şükrümün de geçirdiği aşamalar…
Aş erdiğim hiçbir duygu ve tat yok
umurumda da değil üstelik ve…
Öykündüğüm ya da kıskandığım ya da
özendiğim bir Allah’ın kulu yok lakin gözümün üstündeki kaşı sorgulayanlar yok
mu ve işte onların şerrinden ve kibrinden ve husumetinden sana sığınıyorum
Rabbim ve küredikçe kürüyorum ruhumu ve her geçen gün yeniden çiçeklerini
tomurcuklara bürünüyorum sanırım doğruymuş da:
İnsan adıyla yaşar.
Adıma özenenler bile var ya da adımı
küçümseyenler üstelik ben ailemin tek Gül’ü iken gülümsemem ya da hüznüm kısaca
doğallığım göze batıyor ama ben senin yolundayım Rabbime mademki sen, ‘’ol’’
dedin ve de ‘’oku’’ ve yine sensin madem içimin dışımın bir olması ile huzura
kavuşturan ve asla bozmadan içimi yaşıyor ve yazıyorum güzel Rabbim.
Kanaviçeler örüyorum her gece
şiirlerimin başucuna.
Sonra içime d/okunuyor ve kendimden
geçercesine huzuruna çıkıyorum ve yüreğimi seriyorum katına çıkmakla duyduğum
huzura ve şükre binaen…
Duygularımı tetikliyor insanlar ve
yetmiyor…
Onların şerrinden sana sığınıyorum ve
içlerindeki kiri görmek beni insanlığımdan utandırıyor ve onlar yerine ben af
diliyorum senden ve benim varlığımdaki iniş çıkışlar iken beni bana sevdiren ve
işte doğaçlama sever ve yazarken bir anlamda hidayete yakınlaşıyorum.
Dünyanın malı mülkü mü?
Ya da çıktığım kariyer basamaklarına
lanet okuyup içime dönmem mi ve elbet sana dönük yüzümle kendime olan saygımı koruduğum
ve Allah rızası için sevmenin verdiği o sonsuz huzur yine de biliyor ve
anlıyorum ki; sevilmek insanlara iyi gelmiyor öyle ki ben onları durduk yere
sevebilirken haz etmeyenlere rast geldikçe aklımın iplerine dolanıyor soru
işaretleri.
Ama ben soru sormayı bıraktım o
günden sonra…
Verilen cevaplara da inanmışken bir
ömür…
Üstelik kendimden başka herkese güven
duyup sevmişken…
Kendimle olan mücadelemde bir arpa
boyu yol alamamışken ve işte ansızın gerçekleşen o mucize:
Sıdkım sıyrılmışken yaşamaktan ve
dostlarımın ihanetinden ve tüm dikenlerimi ve de çuvaldızı kendime batırmışken…
İlahi Adaletin resmiyet kazandığı
sayısız detay ve ben resmen dibi görüp de hayatımı ve mutluluğumu ertelemişken…
Sana layık bir kul olmaktan başka
isteğim yok, güzel Rabbim aslında çok şey de istediğim bir gerçek ama ben zaten
içimi bozmadıkça ve tevekküle daldıkça her şey bir şekilde yoluna giriyor ve
insanlar da hizaya geliyor elbet senin sayende çünkü içimdeki iyi niyeti
bozguna uğratmalarına az kalmışken ansızın dünya yeniden yaratılıp sıfırdan
başlıyorum ben adeta yaşamaya elbet yazabiliyor olmamın da bunca inanılmaz payı
var hele ki sen, ‘’ol’’ demişken…
Hazanım genelde.
Hüznümü dahi sevebildiğim işte
güneşin doğduğu o soğuk ve karanlık kış gecelerinde üşümemin de sonlandığı ve
yüreğimin ılıman esintisi tüm bedenime yayılan ve ruhumun da huzura kavuştuğu
üstelik böylesi acımasız bir dünyada hayatta herkesten farklı olduğumu bana
göstermen nasıl da şükür vesilesi güzel Rabbim…
Öyle ama…
Bir ömür öykündüğüm kimse olmadı çünkü
ben hiç olmayı seçmiştim belki de insanlardı bana bunu inandıran.
Ne zaman kabullendim ki kendimi?
Ne zaman kabul gördüm ki Rabbim?
Kabul gördüğüme nasıl da vakıftım
oysa:
Hem öğrenci iken hem saçma meslek
yaşantımda ve bir ömür sevdiğim kadar sevildiğime nasıl da emindim derken her
şey yerle yeksan oldu ve kurulu düzenim temelden sarsıldı ve işte devasa bir
heyelandı beni içine çeken.
Nice hezimet.
Nice eziyet çektiğim.
Zulmün ne olduğunu göstermişti
insanlar bana ve mazlum olmanın eşiğinden geçip adeta bir uçurumdan düşüp de
yere çakılacağım anda sen yetiştin hep de olduğu gibi…
O derin çukur.
Yaşadığım cenneti cehenneme
döndürenler.
Üstelik cennet içimde saklıydı
doğuştan ve bunu bahşeden sen iken cennetim bile battı insanlara üstelik en sevdiklerim
ve en yakın dostlarım…
Aşkın müptelasıyım ben ezelden ve bu
basit bir sevginin göstergesi değil.
O kadar çok âşık oldum ki…
İlk aşkım babaannem.
Sonra öğrenciliğim ve kitaplar ve
nice insan hatta evim hatta hayallerim aslında aşka âşık iken kendimle olan
mücadelemde de sıklıkla ivme kazanıp kaybediyordum…
Geçen son on yılıma bakıyorum da
Rabbim ve işte mucizenin ta kendisi:
Kendimi yazarken bulduğum ve…
Kendimi bulduğum…
Ve seni bulduğum ki ilk günden beri
varlığın zaten hep benimleydi ama son zamanlarda vakıf olduğum kalp gözü ve
benim huzura duyduğum özlemin gerçek kılındığı…
Ben de gerçek iken üstelik.
Gerekçelerse umurumda değilken…
Sağıma soluma bakıyorum da…
Herkes nasıl da sevgi dolu ve itaatkâr
Rabbine.
Sağıma soluma bakıyorum da…
Ezan sesine dahi saygısı olmayan
münafıklar ya da inancını savunanlar ama hayatla arama nifak sokanlar en basit
sözcükte bile sorgulandığım bazen hüznümün suç olduğu bazen içten attığım bir
kahkaha ya da coşkum bir şekilde askıya alınıp rencide edildiğim ama korktuğum
bir Allah’ın kulu yok dünyada çünkü ben onlara benzemiyorum asla da haz
etmiyorum içlerinde saklı tuttukları kötü niyetten ve evet, ispatlayamayacağım
çok şey var ama senin bana inanman ve benim sana git gide büyüyen sevgimle
bilmez miyim nasıl da aciz olduğumu ve işte hiçliğimle koşuyorum sana.
Hiçliğimle vakıfım devasa evrene ve
içimdeki sevgi ve cennete üstelik parayla pulla işim olmazken…
Gülüp geçiyorum artık dünyaya ya da
birbirlerine tapan insanların abartılı sevgilerini ve içimdeki dünyanın senin
himayende olduğunu bilmek bana ayrı huzur veriyor…
Mademki sen, bir kere ‘’ol’’ dedin…
Olur olmaz da değil olması gerektiği
gibi kainatın saatini kurmuşken sen, güzel Rabbim şükürler olsun günüme ve
içimde saklı huzura ve batmayan güneşe ve kalemime şükürler olsun.
Çünkü sensin bana umudu ve sevmeyi
öğreten ve işte bu sonsuzluk mefhumudur üç noktayla olan ilişkimde hayatımda
ilk kez nokta koymamışken hayallerime…