Yalnızlığın bekası titrek gülüşü
şambabasının ve ısrarla sudan çektiğim düş filesi içine kıvrılmış balık
hafızalı balıklar elbet sudan çıkmış düşlerin tarhında balıklar sancılanmış
ölüm öncesi ve burnuma gelen yanmış y/ağ kokusu ne de olsa açlıktan kıyılırken
içim b/ağrıma t/aş b/astım şiiri ve dervişin fikri neyse zikrine eşlik eden
içten bir gülüş belki de hıçkırık darmaduman olmuş hayatın üstüne bir bardak
dolusu şiir içtiğim…
Hazanın mefkûresi
Sessizliğin girift köşeleri
Kayboldukça yer gözümün önünden
Uzak kılındığım zemherinin
Dondurucu sesinde uyuya kalmış bir
gelinciğin
Öfkesine eşlik eden bir papatya
tarlası
Ve işte öykündüğüm tabiat
Uyamadığım hasat
Yandığım kadar verdiğim zekât
İlahi Aşkın nefsime engel olduğu bir
gerçek
Yoksa nasıl geçerdi hayat…
Bir ömür açlığımı bastırdığım sabırlı
fıtratım
Ve nazenin bir gülüşe odaklandığım
Her daim kendimi bulduğum arpa ambarı
Varsın olsun ölümüm sevgiden
Nihayetinde el sıkıştığım izafi
gölgem
Ayrı düşse de gövdemden
Haksızlığın nazarında
Hakkıma duyduğum aşk ve sadık mizacım
Kölesi olmaktansa dünyanın ve nefsin
Nefesimi tuttuğum bir düş gibi
İçerlediğim ömrün güftesi
Nazenin notalarla dolu heybem.
Aşkın amberi
Sözcüklerden ördüğüm bir mabedi…
Kılıksız bir zat olmak ne ki?
Kibirden yoksun bir düşün yolcusu
Yarenim aşk ve kalem
Zabıt memuruna benzedim gitti
Zatı muhterem evren
Şahsına münhasır nice söylem
Gökte saklı bir bulut gibi nimet
bildiğim
Rahmeti ve sevgiyi
Ekerken yeryüzüne
Ararken kendimi gökte
Bulduğum işte kendimce şiirin her
dizesinde…