Hayallerin örüntüsü: yaslı gecenin
mizacında saklı nice yarım öykü ve derinlere öykünen huzurun çağrısı bir
kelamdan öte niyazım varsın olsun yalnızlık boynumun borcu kutsanmış ışıkların
haresinde saklıyım: sancılı isyanlardan uzaklara kaçtığım…
Bir dürtü ise yaşamak
Yangının ferinde saklı isyan yüklü
küfesi zalimin
Sözcüklerle yoğurduğum aşkın güftesi
Muğlak gölgelerden aşırdığım boşluk
gibi
İçimde bir dirhem iki çekirdek
sözcükleri
Sersem sepelek yaşadığımın isyanı
Varlıksa ketum
Varamadığım kadar düşkünüm yalnızlığa
Hüzne bulaşmış yüzümde asılı bir tek
yaş damlası belli ki yasıyla kök salmış göz pınarlarıma ve aşkın şahikası o tek
bakışta saklıyım yine ben ve iklimin künyesi ismimle eşleşen gül bahçesi.
Elasından kaçtım ben bir kere
gözlerimin en çok kendime sadık bir yalnızlıkla ihbar ediyorum yaşadığım
cehennemi.
Muhalif gölgeler var misal.
Bir güfteye sığabilirim belki de bir
tek günde doğar, büyür ve ölürüm ama koca dünyanın ahalisinde kararlı bir
kabullenişe rastlamadım ben ve Mümin yüreğimle parsellediğim duygularıma tek
şahit Yaratan.
Düşlerim tamtakır: aşkın seyyah
gölgesine kıvrandığım kadar da tozpembe filan değilmiş işte dünya.
Göğün muhatabı kuşun gagasına konmak
istiyorum belki de bir buğday tanesi olup ekilmek istiyorum yüreklere ve nadasa
aldığım ruhumun korunaklı dünyasında saklı bir bulut gibi sektiğim bir bir
kaldırım taşlarında bazen unutulmuş bir ışık gibi şehrin arka yakasında…
Mevsimler nazire edercesine.
Aşksa isyanlarda…
Muhabbet kuşlarına filan da
öykünmüyorum hani: dişisi öldüğü gün şakımaya başlayan erkek kuşa öfkem.
Hizaya gelmiş olsa keşke hulasası
dünyanın ve izbelerde saklanmasa keşke gölgeler…
Geviş getiren sokak lambası bazen
öksürüp karanlığa gömüldüğü belli ki onun da kırık bir kalbi var adı ampul diye
anılan ve devreleri yanan tıpkı ince ayar yaptıkça yüreğimde öyküler derlediğim
sus payı bir söylemde iştirak eden karanlığın tıknefes varlığı bense
aydınlatmak istiyorum evreni.
İçimde suskun yıllar.
Bir tabur dolusu asker ile
arşınlarken yolları.
Kız başıma kafa tuttuğum insan
izlekleri ve gövdemden ayrı bir yaşam sürdüğüm en güzeli ise bedenimi ve ruhumu
açlıkla terbiye ettiğim…
Mevsimin sureti kışa dönük.
Yalnızlığınsa arka bahçesi bazen olabildiğine
sönük.
İç sesin feryadı ve müşküle düştüğüm
sevip de yaralandıkça meşgule verdiğim.
Hüzün aryaları kimi zaman boğazımı
sıkan.
Sırtımdaki kambura rağmen dik
yürümeyi becerdiğim ve dik başlı mizacım en çok da gerçekleri gerekçeleri ile
savunduğum.
Rüküş bir Çingene etekleri zil çalan.
Çivisi çıkmış dünya her yeri delik
deşik.
İnsanlar ve rüyalar ve gerçekler.
Rengi olmayan düşler ve sözcükler.
Duyguların seyrinde saklı hayatların
da minvali yarınlara düşkünken insanın tümden gelen benliği.
Sorgusuz sualsiz uçuşan zanlar
mevsimin nazına sadık kuşlar ve isyankâr gölgeler.
Az evvel yükünü boşaltan bulutlar ve
soğuğa teslim olmuş sevdalı ve yaralı şehir.
Yaması dünün.
Yankısı hüznün.
Yansıması içtenliğin.
Sevgiye düşkünlüğüm ve kırgınlığımla
rüştümü ispatlamışken bir kere hayatta tavaf ettiğim şu bulutların dünyası ve
İlahi Aşkın meyvesi iken huzura dönük yüzü duaların elbet kandil gecesi
yaşadığım kadar da yaşatmak sevdiklerimi dualarımda ve rahmet okuduğum nice
insan çoktan ebediyete intikal etmiş…
Düşkün değil mizacım sadece
düşünceli.
Acımadan kendime yüklendiğim bir ömür
ve bilip bilmeden kendime eziyet ettiğim…
Kulağım ezan sesinde.
Sözcüklerimse Araf’ta saklı bir düşün
ipekten teni gibi adeta tetikte.
Hüznüme sadık sevdalı.
Yalnızlığınsa ferinde saklı dualarım ve
asla beni yalnız bırakmayan Rabbim…
Kimsesizlerin kimsesi ve işte hayatta
ve ayakta kalmanın da nüktesi elbet Rabbime sadık bir kul olmanın yanı sıra
içtenliğimin günbegün büyüdüğü…
Kandiliniz mübarek olsun sevgili dostlar.
Tüm İslam dünyasının kandili mübarek
olsun ve kabul görsün İnşallah dualarımız…