Bir düş mahsulüdür bu şiir ve yorgun
kıblemde saklı Şems’in rüzgârına biat ettiğim ve yalnızlığın kabrinde kendimi
sonsuzluğa adadığım.
Aşkın hükümranı Mevla’m ve evrene
sunduğum sevgi dilekçem:
Ak alnıma
Anamdan emdiğim ak sütümle
Andığım kadar mazimi
Afalladığım olsa olsa andaki
Mevcudiyetimi saklı tutmanın da meali
İçimdeki dinginliği koruma arzusu
Bazense biten diviti mevsimin
Bense bir rüzgâr gibi savurduğum ve
savrulduğumun
Nispetinde
Sakar bir vecizeyim
Sevdikçe daha çok sevdikçe
İster istemez kalbimin kırıldığı.
Nazenindir duyduğum çağrı
Hüzünlü şarkılardan ördümse bu ömrü
Girdabı değil yalnızlığın
Seve seve daha da gaza geldiğim
Belli ki aşkın sıvı haliyim,
Katılaşan yüreği insanların
Sular seller gibi de sevmeliyim
İkbalimi ve ihmalimi
İtibar ettiğimden öte imha ettiğim
Elbet zulmün nefsine
Katıksız muhalifim
Bir çocuk bir kadın
Bir insan dünde saklı
Aşksa büyüyen iman gücümden aldığım
ilhamı
Aşkın yoluna serptiğim
İlahi Sırdaşıma taptığım
Günbegün içimdeki huzuru büyüttüğüm
Yerli yersiz hangi sapkınsa nifak
sokan
Kuyunun dibindeki taşı onca kişinin
Çıkaramadığı adeta bir Çıfıt çarşısı
şu evren
Dünyevi nimetlerden haz almadığımın ertesinde
Büyüyen inancım ve yol aldığım
Bazen yolda kalsam da asla sapmadığım
Tevazu ve tebessüm yüklüdür içimde
çalan
Kimselerin duymadığı o şarkı…