‘’Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.’’(Alıntı)
Bir düşün sadece bir düşün:
Bense bir düş’ ün yasını tutuyorum muallim
Seyyahı sözcüklerin
Devasa pigmentlerin de tanrısı bir yalnızlık benimki
İri kıyım adamlar değil derdim
Ne de gözü oynaşta kadınlar.
Sakin olmalıyım çok sakin:
Sekantı ölüm olsa bile yalnızlığın
Varsa yoksa sevdiklerim göçüp giden
Tahliye olamadım bir türlü dünümden
Efkârıma sadık
Aşkıma katık
Yalnızlığıma yastık yaptığım.
Bir hüzünse geçtiğim dehliz
Bir hazansa içinde yaşadığım mevsim
Darmaduman hayatım
O gittiğinden beri.
Gidemedim kendimden gidemedim işte baba:
Kan kustum sevgi diye ç/ağladım
Damarlarımda dolaşandı sevgi ve ihtimam
Gösterdiğim cihan
Azat edilmediğim kadar
Kılıksız bir keder beni esir alan
Senden sonra saçılan varlığım
Yüz görümü bir şiir misal
Yüzümden düşen parçalardan inşa ettiğim dünya
Yalanım yok, baba:
Kızgınım sana.
Yalanım yok, yok işte:
Senden öncesi yalan
Senden sonrası tufan
Andaki mevcudiyetim ve içinde yaşadığım çağ
Bense ağa dolanan bir böcek gibi
El pençe divan durmadığım dünyanın kırık tekerinde
Yoldan çıkmadım işte
Gözden çıkardığım nice insan
Etmeden tek isyan
Sığındığım Mevla’m
Ve kabrinde varsa yer
Gelmeye dünden hazırım.
Mevsim öğüttü
Sözcükler bazen ağlattı bazen güldürdü
Bir çağ masalı ise hayatım
Dündeki zeminde sarsıldığım
Sancılı toprak sancılı yerküre
İçimde kalan nice ukde
Esir düştüğümse kuralların
Senden sonra daha da katı oldum
Aralıksız kendime dikte eden
Kimyam ve kimliğim uyuşmazken kimiyle
Kim olduğumu unutanlara ettiğim tebliğ.
Bolca alyuvarım
Akında alnımın ak sütü annemin
Akça pakça ise hüviyetim
Bilsinler ki sicilim tertemiz.
Doğuştan savaşçı olduğumu bilemezdim
İlk savaşımsa sana verdiğim
Nezdinde bir köle
Amacın yetiştirmekse ahlakla terbiye ile
İçine düştüğüm uçurum
Gidişinden sonra tembihlediğim
Kendime:
Belki de ben eşlik edecektim gidişinden sonra sana.
İhmalim ve ikbalim
İhtimam gösteren sevdiklerim ve sen…
Ah, neredesin?
Nefsim ölü, baba
İçimdeki çocuk kaygılı
Nefesimse hız kesmeden
İçime çektiğim ne çok acı
Açılandıramadığım kadar mutsuz
Bazen sözcüklerim sessiz ve sensiz
En çok da benim suçlu belki
Bir türlü kendimden gidemediğim
Ne kadar kızgın olsam da sana
Ben en çok babamı sevdim yolcu olduğum bu handa.
Hancının müptelası iken içimdeki sarkaç
Huda’ma yakın olduğum kadar
Uzağındayım artık her nerede ise bunca kıskaç.
Belki de yaşamadığın için tüm acelem
Ve yetişmek ardından sana
Yetişemediğimse iç sesim ve kırılan direncim
Yalnızlık ve ben
Nasıl da vakur bir savaşçıymışım hem
Diskalifiye olduğum
Rötarlı mutluluğum
Sancılı yalnızlığım ve sözcüklerim
Hızını kesmezken
İçimdeki coşkunun tahayyülü mü?
Ne fark eder ki giden gittikten sonra.