NEREDEYİM BEN?
Takılmışım uçurtmanın kuyruğuna
Soluksuz, renksiz çocukluğumla
Neden diye soruyorum ,yaşadığımı
bilmeden
Bir kar tanesiyim gökyüzünden
süzülen
Akşam güneşinin tonlarında
Yıldızların arasına gizlenen
Güneş göz kırparken minik çocuklara
Rüzgar götürüyor tinsel yarınlara
Gökkuşağında
kalmış uçsuz
hayellerim
Gözyaşım
suluyor mezardaki Ezel’imi
Ağaçtan düşen sonbahar yaprağı
Kayarken ellerimden
Poyraz estikçe sineme çekiliyor
hüzünlerim
İçimde uçamayan kelebekler bilir mi ki
Yaşam şeydadır ,diyen duyulmayan sesimi
Ürkek menekşeler bulutların arasındaki
Gözlerin kadar buğulu
Edebi yolculuklar ezici
kırıklıklarla kaplı
Kanatları olmayan serçenin gagasında
Buhar olsam birikmiş suların karanlığında
Yükselsem yükselsem teslimsiz boşluğa
Simurg olsam aynaların yansıyan
hakikatine
Sığınsam dağın doruklarındaki karların altına
Yeniden çizebilir miyim gençliği mi?
Dokunmadan anılara sarılsam çocuk
yüreğime
Büyümek için yeniden küçülmek mi
gerek?
Mavinin zerrelerinde yasakların
ortasındayım
Sıfırın eksilerinde
Kıytırık tenhaların döküntü havalarında
Verimsiz sözlerin vadesiz
hesaplarında
Ağaç kavuğunun içinde uyumak için taş olmak mı gerek?
Oysa gözlerin derinliğine daldığım akşamlarda
Gelmeyen sabahları aramak isterdim
Duyumsadığım tek sesin yürek
burkulmalarıyla
İrkilmek,ürpermek
isterdim
Zamana yetemeden canlardırmak
isterdim seni
Tiril tiril yayılmasını beklerdim
kokunun odanın her köşesine
Fısıltılarla dalgalı ruhumu
dindirmeni dilerdim
Tekrar tekrar gülmen için hayali düşlerime
Geceyi karanlıktan kurtarıp ellerine
dokunmayı
Tek bir nefesle sana nefes olmayı
Saf bir sayfayı yeniden yazmak için
yazgıyı
Can içinde can olmayı
Masalların diyarlarında gezinmeye
Ninnilerle aşkın
sesine bakmayı
Simsiyah saçlarında ayın tozlarını
ayırmayı
Uzun kirpiklerinde ok olup çeliğin suyunda dinlenmeyi
Belirsiz kelimelerde aşk’ın
harflerini aramayı
En iyi anladığım ve anlatıldığım gülüşlerde kalmayı
Utanmadan,ayıpsız ve kınanmadan
yalnızlığa direnmeyi
Kelimeler arasında sıkılmadan özgürce
seçebilmeyi
Gibi basit ama kabul görünmez
isteklerim oldu
Yaşam nedir diye boğuluyorken
Batan gemiden kopan bir dal parçası
oldum
Yakalanmak istemeden sürüklendim
kendimce
İşte
desem işte
Kilitli kapıların ardındaki his
Yokluk
Yok oluş