Kültür Üstüne
Doç. Zehra Nuray Nişancı, Konuyla ilgili bir makalesinde: “Günümüzde en çok tanımı yapılan
kavramlardan birisi hiç kuşku yok ki “kültür”dür. Yapılan bir araştırmada
kültürün 160’tan fazla tanımı olduğu tespit edilmiştir. Aslında her birey,
farklı bir kültür tanımı yapabilir” diyerek de kapıyı açık bırakmıştır.
Ben de tam o kapıdan girip, kendi
tanımı mı sahaya süreceğim.
Yazarın dediği gibi 160’ı bulan tanımlar, benim yapacağım tanımla örtüşür mü,
bilemem. Eğer örtüşürse, benden evvel tanım yapan düşünürün hoşgörüsüne
sığınırım.
Toplumlar, var olma, varlığını devam
ettirme içgüdüsüyle devinim halindedir; Yaparlar, yaratırlar, üretirler,
tüketirler. Bu devinim içerisinde kendilerine bir yol açarlar. O yolda
geçmişten geleceğe bir köprü kurarlar. işte o köprünün ayağıdır kültür.
Köprünün ayakları ne kadar sağlamsa o toplumun oluşturduğu milletlerin tarihi
eski, ömürleri uzundur.
Bu anlamda kültür:
“Her milletin sınaya yanıla biriktirdiği değerler ve bu değerlerden beslenen
yaşam tarzıdır.” Bir milleti
diğerlerinden ayıran da bu yaşam tarzıdır.
Bu konuda Ziya Gökalp: “Milleti
birbirine bağlayan değerlerin tümüne kültür demiş ve kültürü de ‘Hars ve
Medeniyet” olarak ikiye ayırmıştır.”Hars, geçmişten gelen, gelecekte de
değişmemesi gereken değerlerin tümü” olarak ifade etmiş, “Medeniyet ise:
evrenseldir, tüm insanlığın ortak ürünüdür,
O yüzden medeniyet değişir ve gelişir. Bu gelişmeyi hızlandıracak olan da
aydınlardır.” Der.
Düşüncelerine katıldığım ve
onayladığım Ziya Gökalp’ı saygıyla anarak konuya dönelim.
Anlaşılacağı gibi genel olarak
kültür, statik değil, canlıdır. Kendini, bireyden topluma tekrarlarken;
toplumda yarattığı dalgalanma ile toplumun ihtiyaçlarına göre de yenilenerek
değişir dönüşür. İşte Ziya Gökalp’ın sözünü ettiği medeniyet, bana göre;
toplumların birbiriyle etkileşimi sonucunda var olmakta, yoğrula, kıvrıla
gelişmektedir.
Bu anlamda her toplum, her millet, bu
günkü geri kalmışlığına, yoksunluğuna bakılmaksızın medeniyet dediğimiz
gelişmenin, az yada çok paydaşlarıdır. Mehmet Akif’in dizesinde ifade edilen
// “Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış
canavar//’ın varoluşunda, Aztekler’in, Mısırlıların, Çinlilerin, Türklerin,
Arapların, katkısı yoktur diyebilir miyiz?
Hayır diyemeyiz!
Medeniyet, geçmişten geleceğe her
toplumun, her milletin birikimlerinin bileşkesidir.
Kültür, insana özgüdür. Her insan
doğduğunda, ait olduğu kültürün insanı olmakla beraber bazıları,
içselleştirdiği kültürünü, sonraki kuşaklara taşıma amacıyla düşüncelerini
araçsallaştırır. Resimler, edebi yazılar, yontular, mimari eserler.vs. vs.
soyut bir kavram olan düşüncenin araçlaştırılmış halidir. Düşündüklerini
ürettikleri ile ifade den, insanlara sanatçı, bilim insanı, aydın,
daha geniş bir ifadeyle, İnsanlaşma yolunun yolcuları, diyoruz.. En
azından ben böyle tanımlıyorum.
İnsanlar ait oldukları toplumun
değerleriyle ve yaşam tarzıyla aidiyet ve kimlik kazanır. Diyerek, yazıyı şöyle
sonlandırayım.
“Kültürün gelişip, boy atmadığı toprakta
yobazlık, bağnazlık ayrık otu gibi yeşerir ki başını biçersin belki ama köküne
ulaşamazsın.”
---------------------------------------------- Tahir Eker 31.3.2022
(
Kültür Üstüne başlıklı yazı
yolcu9901 tarafından
31.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.