Arapçadan Türkçeye taşınan “kalp” sözcüğü, hemen bütün omurgalı hayvanlarında vardır. Görevi kan dolaşımını sağlamaktır. Kan ise hayat denen yaşamın olmazsa olmazıdır.
    Kalp, hangi sebeple olursa olsun durduğu zaman canlının hayatı da durur. Yani kalp, sizin ömr boyu uyurken de uyanıkken de çalışan organınızdır.
    Bu kadar önemli organımız kalp, ilgiyi ve iltifatı da hak ediyor doğrusu…
    “İnsan sözcüklere anlam yükleyen tek canlıdır
    Fiziki bir organ olan Kalbe de ruh vermişiz öncelikle. Sonra, sayısız anlam yüklemişiz. Bu yüklediğimiz anlamları, Deyimlerle, Ata Sözleriyle ifade etmişiz. Örnek mi? Onlarca…
Kalp ağrısı, kalp kırmak, kalbi bozuk, kalbi sıcak, kalbi temiz, kalbine girmek, kalp çalmak, Kalp kazanmak vs. vs.Deyimler.
    Kalp kırmak kolay, yapmak zordur. Kalp, kalbe karşıdır, Sözü tok olanın, kalbi pak olur. vs. vs. Ata sözleri
    Okurları, Deyimlere, Atasözlerine boğmadan; konuya dönelim.
    Kalbin yetmediği alanda yürek girer devreye. Yürek, kalbe verdiğimiz ruhun bir türevi diyebiliriz.
    Yüreğe de kalp gibi sayısız anlamlar yüklemiş, deyimler ve atasözleriyle bu anlamları ifade etmişiz. Yüreğe oturmak, yüreği daralmak, yüreği kan ağlamak, yüreğine inmek vs.vs.
    Ata sözleri: Yere bakan yürek yakan, Dağda bağın var, yüreğinde dağın var Vs.
    Dizeleride yürek:
    “Seni yüreğime beynime kazdın.”
    “Yüreğim yangın yeri, gör nasılda tütüyor”
    “Kar mı yağmış yüreğinin başına.”
    “Yüreğimi acı, keder dalıyor.”
    “Yüreğim  yürektir, paha biçimez
Neyleyim bağrımdan söktünde gittin.”
     “Şiir yürekten gelir, yüreklere dokunur.”
    “Yürek” sözcüğü: Aşkı, sitemi, acıyı, kederi, özlemi, ayrılığı, daha nice duyguları; dizelerde, öykülerde, romanlarda edebi sanatların her dalında ve özel sohbetlerde açık etmiştir. Anlaşılır kılmıştır.
    “Gör beni!
Bir yarım hasret türküsü
Bir yarım inat
Sade yürek kalmışım
Sade yürek
Yüreğim paramparça
Yüreğim kan revan,
Dayan yüreğim dayan!”
    Yürek, yiğitliğin ve korkaklığın da yatağıdır. O yüzden korkaklık gösterene, aşağılayıcı bir sesle, “yüreksiiiiz ya da yüreği batasıcaa!”vs ünleriz. Korkunun üzerine yürüyene de “Yürekli adam!” Ya da  “Karpuz kadar yüreği varmış!” vs. Diye yüceltiriz.
Hangi işi yaparsanız yapın ona, yüreğinizden bir tutam katın. O iş, yoldan geçeni yolundan eyler. Sizi de mutlu eyler.”
    Madde ve mana başka bir deyişle, beden ve ruh olarak ifade edilen İnsan; Düalist(İkili) bir varlıktır. Dolayısı ile bedenide, düşünceleride zıtlıkların birliği üzerine İnşa edilmiştir. Diyerek konuya dönelim…
    “Gönül gel seninle muhabbet edelim” Ali Ekber Çiçek
Ozan Ali Ekber’in seslendiği gibi, bizde kendi dilimizle seslenelim…
    “Deli gönül ayva ister, nar ister
    Her mevsim bulunmaz güz ile gelir
    Al yanaklı şeker dilli yar ister
    O da minnet ile naz ile gelir
      -------------------------
    “
Her dilde düşünür, lisanı bilmez
    Utanmaz sıkılmaz insanı bilmez
    Akortdan anlamaz, notayı bilmez
    Yârin meclisine saz ile gelir”  
Anlayana, bu iki dörtlük bile; gönül ile sohbet etmenin ne kadar zor olduğunu bilir.
    Gönül, insanın aklını başından alan tek güçtür.
    Gönül konuşursa akıl susar. Gönül yürürse akıl durur. Gönül isterse insanı yerden yere vurur.
    Bu kadar zor, zorba gönül: aşkın, sevdanın sarayı, sevginin köşkü, iyinin güzelin bahçesidir. Bahçesini, barınağını korur. İşte zor ve zorbalığı bundandır. Bütün güzellikler onun bahçesi, iyiliğin her çeşidi ondadır.
    Ondan sebep, “Dünyanın malı dünyanındır. Sizinle gidecek olan kazandığınız gönüllerdir. Ne kadar gönül kazandınızsa o kadar bu dünyaya aitsinizdir.” Diyorum
    “Anlamadım sırrın, nice yolun var.
    İnanandan, inanmazdan kulun var
    Dört kitabın her birinde yerin var
    Dinlerden yüce mi, dinsiz mi gönül”
    “ Aşk, gönülden gönüle en kısa, en çetin yoldur.”
Neşet Ertaş
ne güzel ifade eder bu çetin yolu
    “Gönül dağı yağmur, boran olunca
    Akar can özümden sel gizli gizli”
      -------------------------
    “Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli”
-----------------------------
    “Aşk denilen bir deryaya/
    Çıkamazsın girme gönül” Aşık veysel
    “Sözü süz de söyle gönlü bulandırmasın.” Mevlana
    “Göze nur, gönülden gelir.” Hacı Bektaş Veli
    “Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin.” Mevlana
    “Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme” Yunus Emre
    Bu, gönül İnsanları Yüz yıllardan günümüze, buradan da nice Yüz yıllara yolumuzu aydınlatanlardır. Onları, sevgi, saygı ve özlemle anarak; Onlardan aldığımız feyiz ile kendi sözümüzü de söyleyerek yazımızı sonlandıralım.
    “Gönüller yakınsa buradan Fizan’a yol bir andır.
   Gönüller ıraksa aynı mekenda yol Fizandır”

--------------------------------- Tahir Eker 1.6.2024


( Gönül Üstüne başlıklı yazı yolcu9901 tarafından 1.06.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu