TDK’nun salak tanımı: “1- Salak olma durumu. 2- Salakça davranış”  ifadelerinin yeterli olmadığını görüp; Bir başka yerde,  Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan (kimse) diye, açıklama yapmış. Bu tanımları yadsımadan konuya dönelim.
   Salaklık, doğuştan gelen bir özür olabilir mi, Ya da bir yerlerden kişiye
bulaşmış bir hastalık mıdır?
    Mevlana, (Bir Bedende İki İnsan) konulu yazımda belirttiğim gibi; “İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu, sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük olduğunu öğrendim” diyor. 
    Buradan çıkarsama yaparsak:
    Bana göre öyle ya da böyle, her insanın içinde salaklık vardır. Bazıları, sıklıkla Tdk’nun da ifade ettiği gibi “Salakça davranış” gösterir. Salakça davranışın farkında olan diğer insanlar; “Salak mısın?” “Salak!” diyerek bazen kızarlar, bazen de içtenlikle, dostça uyarırlar.
Salaklığı içselleştirmişse salak, uyarıları duymaz,  hatta sizin uyarınız öfkeyi de içerse O, size öfkelenip kızmaz. Çünkü sizin sesiniz O’na herhangi bir sesten farklı gelmez.
    İşte bu haliyle salaklık, özürdür. Hastalıktır diyebilir miyiz, tedavisi var mıdır? Soruların cevabını uzmanlarına bırakarak, konuya dönelim.
    Yukarıda Mevlana’nın baktığı yerden bakarak, “Her insanın içinde salaklık vardır.” demiştim. Gayet aklı başında, tecrübeli olgun insanlar da zaman, zaman salakça bir davranış sergileyerek herkesi hayrete düşürebilir. Buna, - Basireti bağlanmak- da diyebiliriz. Özellikle karar verirken yanlışa düşebilir verdiği kararla hem kendisine hem de çevresine zarar verebilir.
    Kendimizi bir sorgulayalım. Bu güne kadar ne kadar salakça kararlar verdiğimizi, bu yanlışların bedelini de ödediğimizi, herkes unutsa da biz unutamayız.
    Özetle salaklık, hepimizin içinde var. Ne var ki normal insan yanılgılarından ders çıkaran insandır. Aynı hataya tekrar düşmeyendir.
     Salaklığı içselleştirmiş insan ise davranışlarında bir yanlışlık görmeyen insandır. Siz ona salak dersiniz duymaz; duysa da aldırmaz.  Size göre “Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, saf” dır.  Siz ona gülersiniz, O da size güler. O, kendi davranışlarında, yaşam biçiminde, hatta söylediği sözlerde bir farklılık görür mü bilinmez ama bir gariplik görmez. Sizin uyarılarınızı, öfkeli sözlerinizi, alaylı bakışlarınızı garipser belki…

     Salaklık doğuşta bir özür müdür, sonradan yakalandığımız bir hastalık mıdır?
Soruların yanıtını uzmanlarına bırakarak, konuya dönelim.
      Doğuştan ya da sonradan salaklık anlaşılır bir durumdur. Ama “salak taklidi yapmak, “salağa yatmak” işte, çirkin olan budur.
     Bazı insanlar, sorumluluk almamak, görevden kaçmak için. Salak taklidi yaparlar. Diğer insanları “ Bilmiyorum, görmedim, duymadım” üçlemesi ile
salak olduklarına inandırırlar.
    O sebepten:   
 “ Doğuştan salaklık özürdür. Salağa yatmak uyanıklık değil, korkaklıktır.” Diyorum.

--------------------------------------------- Tahir Eker

 

( Salaklık Üstüne başlıklı yazı yolcu9901 tarafından 18.07.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu